Yrd.Doç.Dr. Yusuf Dinç
Bankalar zenginlere hayır kurumudur. Elbette hepsine değil. Kapitalizmin hediyeleri olan güç ve zevke teslim olmuş olanlara. Yok, böyle değil derseniz bir miktar kendinizi kandırmış olursunuz. Çünkü içselleştirmiş olduğunuzdan alternatif görememektesiniz. Zaten işler iyiyse göremezsiniz. Para bolsa herkes melektir.
İşler bozulunca herkes kapitalistleşir.
Biraz önceki hayır kurumları düşen zenginlere amansızdır. Vahşidir. O anlarda kapitalizmin sahte gülümsemesini terk eder. Sam amca gibi çirkindir zaten gülerken. Tüm kapitalist hüviyeti ortaya çıkar. Soğuk duvarları ile sıkmaya başlar. Ezer. Büker. Mario Puzo’ya göre tutumu kişisel değil profesyoneldir. Ne de olsa karşısındaki de profesyoneldir. Acınacak biri değildir. Balzac için bazen acımak hakarettir. Zengini parasızlık paralize eder. Gerçekten de bu durum acımanın konusu edilemez. Şefkat gerekir.
Düşmüş bir zengine kim şefkat gösterir ki? Kim gösterecek? Elbette tefeciler. Çünkü şefkat, düşen kapitalist için para demektir. Tefeciler yaralı kapitalistlerin azizidir. Bu yaralıların çok azı teminat karşılığında borç veren birisinin melek olamayacağını düşünür. Zaten topu atmıştır. Tefeci azizinin pençesinde aradığı kurtuluşu bulamayacaktır. Ne var ki tefeci onlara ego sum papa. Dibi bulup sonu görmeden gerçeği anlayamayacaklardır. Tefecilerin iyiliği, kendilerine zarar vermezse karşısındakini öldüren cinstendir. O yüzden iyilik düşüncelerini uzaklaştırıp vicdanlarını terk ederler.
Tek dostları borçlu hissettirmedikleridir. Minnettarlıkları olmayanlar en iyi dostlar değil midir?
Balzac, güç ve zevk peşindekileri Tefeci Gobseck’nin gözünden anlatır, aynı adlı eserinde. Ruhlarının derinliklerine iner. Bir masum simanın altında tüm şeytanlıkları okur. Zevk ve güç için melek kılığına girmiş şeytanları gösterir. Bir ölüm döşeği etrafında duyguların nerelere savrulacağını kim bilebilir? Gerçekten insanların ruhlarına inebilenlerden başka.
Bütün kapitalist isteklerin ardında gizleneni görebilecek birisinin dünyayı gezmiş, yazmış, çizmiş, mücadele etmiş, kavga çıkarmış, dövüşmüş, kazanmış, kaybetmiş, batmış, çıkmış olması gerekir. Zevk ve güç, seküler toplum düzenini özetleyen iki kavramdır. Hayatın içinde her yere sızarlar.
Hayat, sorumluluklarının farkında olanlar için öğrenmesi zahmetine değen bir iştir. Balzac’ın tefecisine göreyse paranın işlettiği bir makinadır.
Para, kapitalistin vicdan emniyetidir. Fıtratının reddettiği her şey için bir avunmadır. Tefeci içinse sadece alınıp satılan bir mal. Bu özellik tefeciyi, kapitalist insanı anlamada üstün kılar. Tefeciye göre dünyanın her yerinde duyular körlenir. Sonunda tek duyu kalır; kendini beğenme.
Kendini beğenme bir kısım insan için nefse itimattır. Allah’tan gayrısının aynı değerde olduğunu bilmektir. Bir mücadeledir. Kabul ve niyet etrafında gönüllü gelişir. İfratla tefritin ortasında durmaktır. Aşırılığa gitmemektir. Fıtratından sapmamaktır.
Bir diğer kısım insan içinse kendini beğenme nefsi tatmindir. Diğer insanlara göre kendi nefsini öncelemektir. Benlik, bencillik etrafında doymayan bir iştahtır. Bazılarından sadece bir tanesinin iştahını, bu dünyanın hepsi yutulsa doyuramaz. Bu grup kapitalizmin ana damarıdır. Hep canlıdır, kanlıdır. Büyür, büyüdükçe güçlenir. Baskınlaşmak eğilimindedir. Bir giyotin gibi çeker. Teslim alır. Kelebeklerin koştuğu mum gibi. Yok etmek arzusundadır. Dener. Çoğu zaman başarılı olur.
Yok edemediğinin ise aracına dönüşür. El değiştiren bir silah kadar tehlikelidir normal bir silaha göre.
İnsanca bir iktisadi model geliştirmeyi başaramadığımız sürece tüm insanlar kapitalist giyotinin tehdidi altında kalacaktır. Faizsizlik konusunda gelişen ulusal ve uluslararası mücadeleden daha büyük umudumuz yoktur.
Kaynak: http://www.gazetebirlik.com/yazarlar/tefeci-gobseck/