Dünya’da Karz-ı Hasen
İslâmî bankalar karz-ı hasen uygulamasını, kâr sağlamayan bir işlem olması ve işlemdeki riskler ve maliyetlerden dolayı çok az sıklıkta kullanmaktadırlar. Bundan dolayı Dünya genelinde karz-ı haseni uygulayan İslâmî bankaların sayısı çok azdır. Bunlardan birisi olan Ürdün İslâm Bankası, 1978 yılında kurulmuş ve 2010 yılında AlBaraka Bankacılık Grubuna dahil olmuştur. Bankanın bünyesinde bulanan Karz-ı Hasen Sandığı, kurulduğu yıldan itibaren aktif olarak faaliyet göstermektedir. Bu fon genellikle eğitim, sağlık ve evlilik amacıyla kullanılmaktadır. Bir diğer İslami Banka örneği de Dubai İslamic Bank’tır. Dubai İslamic Bank da yine Ürdün İslam Bankası gibi eğitim yardımı, evlilik yardımı ve tıbbi yardım konularına odaklanmıştır (Sırım, 2019).
Bankaların dışında yardım amaçlı kurulmuş olup da karz-ı hasen uygulamasını kullanan sivil toplum kuruluşlarının bu uygulamayı yoksullukla mücadele ve kalkınmayı sağlamayı amacı ile yaptıkları bilinmektedir (Genç, 2019). Bu uygulamalar içerisinde Pakistan’da kurulmuş olan Akhuwat Foundation örnek olarak verilebilir. 2001 yılında kurulan bu kurum bugüne kadar karz-ı hasen ile kullandırmış olduğu yaklaşık 130 milyon rupi bağış ile 4,5 milyondan fazla aileye yardımda bulunulmuş ve bu bağışların %99,92 oranında geri ödendiği belirtilmektedir (Akhuwat Foundation, t.y.). Din, dil, ırk ayrımı gözetmeksin herkese fon sağlama çabası içerisinde olan kurum Karz-ı hasen işlem maliyetlerini minimum seviyede tutabilmek için fon dağıtımında ibadethaneleri kullanmaktadır (Genç, 2019). Ayrıca Akhuwat Foundation felsefe olarak, İslam tarihindeki Mekkeli Muhacirlerin Medine’ye göç ettiğinde Ensar’la kurduğu kardeşliği benimsemiş oldukları belirtilmektedir (Akhuwat Foundation, t.y.).
İran’da İslam Devriminden öncesine dayanan karz-ı hasen uygulamaları, İslam Devrimi sonucu faizin yasaklanması ile yaygınlaştığı bilinmektedir. Gayri resmi karzı hasen fonları aile arasında, ibadethanelerde ve aynı iş yerinde çalışan kişiler arasında gönüllülük esasıyla ilerleyen uygulamalar olmuştur (Sırım, 2019).
Amerika Birleşik Devletleri’nde ise öğrenciler üniversite ücretlerini ödemek için faizli kredi çekmek durumunda kalmaktadırlar. Öyle ki 2014 verilerine göre ortalama verilen bir krediden 10 bin $ faiz ödemesi ortaya çıktığı belirtilmiştir (Qard Hasan Foundation, t.y. a). Bu bilgiler ışığında “Qard Hasan Foundation” ABD’de öğrenci kredilerine uygulanan faizle mücadele etmek amacıyla Müslüman öğrencilere faizsiz öğrenim kredisi sağlamaktadır(Qard Hasan Foundation, t.y. b).
Türkiye’de Karz-ı Hasen
Türkiye’deki karz-ı hasen uygulamalarının geçmişi Osmanlı döneminde farklı isimlerle uygulanan Karz-ı Hasen Sandıklarına dayanmaktadır. Dönemin esnaflarının oluşturduğu, “esnaf sandığı”, yeniçerilerinin oluşturduğu “orta sandığı” ve kapalı çarşı esnafının Müslüman olsun olmasın oluşturduğu “çarşı sandığı” Osmanlı dönemi Karz-ı Hasen Sandıklarına örnek olarak gösterilebilir. Yine aynı dönemlerde ahilik teşkilatlarının da benzer sandıklar kurarak üyelerinin evlilik, doğum, hastalık ve ölüm gibi durumlarında ayni ve nakdi yardımlar sağladıkları bilinmektedir (Genç, 2019). Resmi bir yapı çerçevesinde Türkiye’de karz-ı hasen uygulaması Katılım Bankacılığı sektöründe görülmektedir. Bu sektörde de uygulama az olmakla beraber güvenilirliği yüksek müşterilerin kısa vadeli nakit ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kullanılabilmektedir. Bu borçlanmalar genellikle kısa vadeli olduğu gibi vade sonunda müşteri katılım bankasına anapara dışında herhangi bir ilave bedel ödememektedir.Yine Katılım Bankalarının kredi kartı aracılığıyla müşterilerine nakit borç verme işlemleri yapabildiği bilinmektedir. Bu uygulamada da müşteri borcun ödemesini faiz olmaksızın gerçekleştirmektedir (Aktepe ve Dereci, 2019).
Bu uygulamalara örnek olarak Türkiye Finans Katılım Bankası, karz-ı hasen uygulamasını yedek hesap adı altında yapmaktadır. “Acil ihtiyaçları finanse edebilmek için, hesapta yeterli tutar olmaması durumunda kullanılabilen Karz-ı Hasen’li Cari Hesap ürünü” olarak tanımlanan uygulamada işlem ücreti ve kâr oranı olmadan finansman desteği sağlanmaktadır (Türkiye Finans, t.y.).
Bir diğer örnek ise Kuveyt Türk Katılım Bankası’nda müşteri cari hesabından, banka tarafından belirlenen limit dâhilinde nakit olarak ödünç yani borç olarak bir finansman sağlamaktadır. Bu işlem Kuveyt Türk Katılım Bankası tarafından karz-ı hasen olarak adlandırılmaktadır (Kuveyt Türk Katılım Bankası, t.y). Albaraka Türk Katılım Bankasında ise müşterinin kredi kartı ile yapmış olduğu alışverişler sonucu oluşan borçlanma durumunu banka karz-ı hasen olarak adlandırmıştır (Albaraka Türk Katılım Bankası, t.y.).
Bankacılık sektörü dışında yine karz-ı hasen uygulamasının kullanıldığı görülmektedir. Bunlara örnek olarak Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) tarafından dernek üyeleri arasında yardımlaşma ve dayanışma kültürünü sağlamak amacıyla kurmuş olduğu Karz-ı Hasen Sandığı verilebilir. Borç ilişkisini Allah’ın emrettiği şekilde uygulayabilmek ve bu uygulamanın toplum hayatında aktif olarak sistemleşmesini sağlamak amacıyla ortaya çıkan bu yapılanma ölen üyenin geride kalan eş ve çocuklarının her türlü ihtiyacıyla ilgilenmeyi kendilerine ilke edinmişlerdir (MÜSİAD, t.y.).
Ankara merkezli yerel bir sivil toplum kuruluşu olan Yenikent Çevre Eğitim ve Kültür Derneği karz-ı hasen uygulamasını 2014 yılından beri sürdürmektedir. Öğretmen, ev hanımı, işçi, memur gibi birçok farklı meslek grubundan olan dernek üyeleri tarafından teşekkül eden bu sandık Türk lirası ile birikimler oluşturulmuştur. Bu dernek çatısı altında sürdürülen bu faaliyetin sadece borç verilen paralar üzerinden değil aynı zamanda gelen bağışlar ile de yürütüldüğü belirtilmiştir. Diğer yandan kuruluşundan itibaren 4 yıl içerisinde 200 bin TL’yi bulan 50 adet karz-ı hasen kullandırılmış ve geri ödenmeme durumu ile karşılaşılmadığı belirtilmiştir (Genç, 2019).
Bir diğer yerel sivil toplum kuruluşu örneği ise Sakarya’da bir grup akademisyen tarafından 2018 yılında kurulan İslam İktisadı Araştırma ve Uygulama Derneği (İKSAR) tarafından yürütülen karz-ı hasen uygulaması. Derneğin amacı sadece karz-ı haseni hayata geçirmekle kalmayıp İslam İktisadı ile ilgili çeşitli projeler de yürütmek olduğu bilinmektedir (İKSAR, t.y., a). Kurulduğu günden itibaren 2019 senesi sonuna kadar toplamda 65 destekçisiyle birlikte, 39 kişiye 200 bin tl’yi aşan karz-ı hasen kullandırmış ve %97 oranında geri ödeme almıştır (İKSAR, t.y., b).
Sadece evlilik için karz-ı hasen uygulaması bulunan bir diğer kuruluş ise Karzı Hasen Vakfı 2020 yılı itibariyle, yeterli ekonomik birikimi olmayan evlenmek isteyen gençlere ihtiyaç duyacakları ayni veya nakdi kaynağı sağlamak amacıyla kurulmuştur. İlgili vakfın faaliyetleri ile ilgili bir bilgi mevcut değildir (Karz-ı Hasen Vakfı, t.y.).
Sonuç
Özellikle ekonomik ve sosyal açıdan etkisi kaçınılmaz olan borç ilişkileri, faizin borç yapısına dahil olması ile beraber toplumun düşük ve orta gelirli kesimlerini olumsuz olarak etkilemektedir. Günümüzde finans kurumları üzerinden yürütülen faizli kredilerin borçlanan kişiler üzerinde oluşturduğu yük ve dini anlamda oluşan sorumluluğun toplumu olumlu yönde etkiliyor olması pek olası değildir. Bu bakımdan İslami İktisadın borç ilişkilerindeki hüküm ve yasakları fazlasıyla anlama sahiptir. Yoksullukla mücadele kapsamında bireylerin eğitim, sağlık ve temel ihtiyaçlara erişim konusunda fırsat eşitliği sağlarken borçluyu dezavantajlı duruma düşürmeden toplumsal yapı içerisindeki iktisadi düzeni bozmadan gerekli düzenlemelerin İslam Hukuku çerçevesinde sağlanması gerekmektedir. Bu bağlamda İslam Hukukunda yer alan karz-ı hasen akdi, faiz yasağı, sosyal adalet gibi iktisadi ilkelerin sosyal hayatta topluma ne denli fayda sağlayacağı görülmektedir. Özellikle İslam Ticaret Hukukunun tamamlayıcı parçalarından birisi olan karz-ı hasen akdinin günümüz iktisadi sistemi içerisindeki önemi göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle ekonominin sağlıklı bir şekilde seyredebilmesi için büyük öneme sahip olan bankacılık kurumlarının özellikle bu karz-ı hasen yapısını örnek teşkil edecek şekilde yaygınlaştırması, bir yandan inanç bakımından faiz yasağına hassasiyet gösteren toplumlar için gereklilik arz ederken, diğer yandan bireysel borçlanma yükünü en aza indirgeyerek toplumsal huzurun tesisine katkıda bulunmak suretiyle sosyal sorumluluk açısından faydalı bir uygulama olacağı aşikardır.
Kaynak: INTERNATIONAL JOURNAL OF FINANCIAL ECONOMICS AND BANKING PRACTICES