Malum bu ara trend mevzulardan biri chat gpt. Chat kelimesini sohbet diye çevirebiliriz. Gpt ise önceden eğitilmiş üretken dönüştürücü (generative pre-trained transformer) demekmiş efendim. Kısaca bir yapay zeka türü diyebiliriz.
Chat gpt yardımıyla İslam ekonomisi, finansı ve bankacılığına dair bazı temel meraklarımı sorgularken sizin de ilginizi çekebileceğini düşündüğüm bir şeye denk geldim. Önce kendisine şu soruyu sordum:
Müslümanların ekonomiye, ekonomik mevzulara dair temel soruları nelerdir?
Bana şu 9 mevzuyu listeledi (hem Türkçe hem İngilizce sorularda benzer cevaplar aldım):
- Riba (faiz) nedir ve bundan nasıl kaçınabilirim?
- Gelir kaynağım helal mi?
- Ne kadar zekat ödemeliyim?
- Şeriata uygun finansal ürünler için en iyi seçenekler nelerdir?
- İş uygulamalarım İslam’a göre etik mi?
- Borçlarımı şeriata uygun bir şekilde nasıl yönetebilirim?
- Servetimi nasıl dengelemeli ve ihtiyaç sahiplerine nasıl yardım etmeliyim?
- İslami kurallara uyarken bir yandan gelecek için nasıl tasarruf edebilirim?
- İş sözleşmelerini İslam hukukuna uygun olacak şekilde nasıl yapılandırabilirim?
Öncelikle bu cevaplar, her bir ülke Müslümanları özelleştirilerek tekrar taranabilir. Örneğin Türkiye ve Kenya ayrıştırması yaptım denemek için. Benzer cevaplar verdi ama bazı farklılıklarla; mesela finansal dahiliyet (financial inclusion) Kenya’da bir mevzu iken Türkiye’de bunu ayrıca zikretmedi. Ayrıca soruyu farklı şekillerde sorunca da farklı cevaplar almak mümkün diye düşünüp şöyle bir soru da sordum: Türkiye’de Diyanet’e ekonomiyle ilgili en çok gelen sorular nelerdir? Riba, zekat, helal yatırım, borç ve alacaklar, miras, tüketim, ticaret ahlakı, sigorta, kriptoparalar, günümüz ekonomik krizleri ve İslam ekonomisi diye listeledi ki yukarıdakilerle genel olarak yine bir uyum çıkıyor karşımıza. O halde geneli yansıtması açısından yukarıdaki 9 soru gayet uygun gözüküyor.
Peki bu sorular bize ne söylüyor? Ekonomik mevzularda dini inancı bir derece olsun önemseyen kimseler için en birincil mevzu, evet tahmin edilebileceği üzere, faiz mevzusu. Faizi ortaya çıkaran temel işlemler bir yana bugün finansal araçlar oldukça kompleks hale geldiğinden faizin hangisinin ne şekilde ortaya çıkacağını anlayabilmek başlı başına bir mevzu çünkü.
Helal rızık mevzusu, helal kazanç (kitab’ül kesb) başlığı altında[1] zaten erken dönemlerden itibaren Müslümanların iktisadi gündeminde olan bir konu ama günümüzde yenilen, içilen fiziksel şeylerde de ciddi bir kompleksleşme olunca içeriği hususunda ayrı bir tartışma yürürken bir yandan da o fiziksel rızka uzandıran aracın helalliği de helal rızık için ayrıca önemli. Bu noktada Sa’d b. Ebu Vakkas’a Hz. Muhammed’in (s.a.v.) helal rızıkla ilgili verdiği öğüde dair hadise yarıca bakılabilir.
Zekat mevzusunun başlarda gelen bir mevzu olması da yerinde diye düşünüyorum zira bunun öğrenilmesi, sahip olunanların türü -özellikle bugünkü çeşitlilikte- arttıkça çetrefilleşiyor. Ayrıca zekatın İslam ekonomisinin sosyal adalet tarafı için önemi de yadsınamaz. Zekatların genelde verilmesi tercih edilen Ramazan ayında olduğumuzu da hatırlatıp bir sonrakine geçelim.
Sanırım ufaktan büyüğe yatırım veya tasarruf yapmak isteyen herkesin temel sorularından biri bu, yani, İslam’a uygun günümüz finansal araçlarının neler olduğu… Buna belki kısaca şöyle cevap verilebilir: İslam’ın temel prensiplerine uymak kaydıyla yapılan ticaret, ortaklıklar ve kiralama. Bunların her biri ayrıca detaylandırılabilir tabi.
Herhangi bir iktisadi iş/eylemde bulunan kişilerin temel bir sorusu da söz konusu eylemlerin İslam’ın iş etiğine uygun olup olmadığı… Çünkü bir iş hukuka uygun olabilir, ama rahmetli Alev Alatlı’nın dediği gibi, ahlaka uygun olmayabilir.
Borç, bugün kişi, kurum ve devlet olmak üzere temel iktisadi aktörlerin temel iktisadi eylemlerinden bir tanesidir. Dolayısıyla bu borç ilişkilerinin de İslam’a uygun yürütülüp yürütülmediği ayrıca önemlidir. Bir de faizin özellikle borç ilişkilerinde ortaya çıktığı düşünülecek olursa ehemmiyeti daha da artmaktadır.
Servet yönetimi, İslami finansın giderek popülerleşen alanlarından bir tanesi. Buradaki soru ise ayrıca güzel; doğrudan servet yönetimi değil de dengeli bir servet yönetimi: Yani içerisinde hem yatırım/tasarruf, hem harcama ve hem de infaka yer olan bir servet yönetimini sağlamak. Bununla ilgili bir okuma olarak Dilek Kılıç, İlk Müslümanların Servet Yönetimi’ne bakılabilir. Bu kitaba da bir başka yazıda ayrıca değinmeye çalışacağım inşallah.
Tasarruf mevzusu, tasarrufun oldukça az olduğu ülkelerden biri olarak nitelenen Türkiye için önemli. Bugün tasarrufu artırmak adına bireysel emeklilik sistemi gibi yapıların oluşturulduğunu da görüyoruz. İşte bunlarda İslam’a uygunluğun takibi de ayrıca önemli.
Son olarak, hukuk sistemi içerisinde akitlerin ayrı bir önemi olan İslamiyet için iş sözleşmelerinin de İslam hukukuna uygun yapılandırılması gerekiyor.
Peki bu listeye daha neler eklenebilirdi? Miras mevzusunun doğrudan listede olmaması bana ilginç geldi açıkçası. Fakat Diyanet’e dair sorduğum soruda verilen cevaplardan biri bu idi. Demek ki aslında tamamen merak edilmeyen bir konu değil. Nitekim toplumda mirasla ilgili hukuki davaların çokluğu da buna bir kanıt olsa gerektir. Ki şu hadis de mutlaka akıllarda tutulası: Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre; Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu demiştir: “Ya Eba Hureyre! Feraiz (miras) ilmini öğreniniz ve öğretiniz. Çünkü ilmin yarısıdır ve bu ilim unutulur. Ümmetimden çekilip çıkarılacak ilk şey bu ilimdir.”
Bir de şu denebilir; özellikle Türkiye gibi ülkeler açısından biraz daha zorlu ekonomik duruma sahip ülkelerde nasıl yatırım, tasarruf düşünülmeli? Aslında yatırım ve servet yönetimiyle ilgili sorular dolaylı olarak bunu kapsar sanırım zira mevcut iktisadi ortamlarda, örneğin yüksek enflasyonda, bunların nasıl yapılabileceği kastedilmiş olsa gerek diye düşünüyorum.
Sizin aklınıza başka hangi sorular geliyor, paylaşabilirsiniz deyip yazıyı sonlandırayım.
[1] Bkz. Şeybani, Kitab’ü-l Kesb.