Bağımsızlık Mücadelesi, İslam Ekonomisi ve Finansı
Bir önceki yazımızla bağlantılı olarak Bangsamoro’da elde ettiğimiz tecrübeleri paylaşmaya devam ediyoruz.
Türkiye olarak yapılabilecek projeler konusunda orada gördüklerimizden esinlenerek bazı değerlendirmelerimizi paylaşmak istiyorum öncelikle.
Dünya Müslümanlarının çıkarlarını düşünen Türkiye olarak bu bölgeye yönelik stratejiler geliştirilmeli. Türkiye’deki STK’lar birbirleri ile istişareli hareket edebilirler. Türkiye’de bulunan STK’lar devletin yönlendirmesi ile belirli sahalarda yoğunlaşabilirler. Her birine belirli ülkeler tahsis edilebilir. Hangi STK’nın hangi ülkede çalışacağı vizyon ve misyon olarak netlik kazanırsa yapılacak projeler de o derece etkin ve etkili hale gelebilir. Böylece kısa sürede daha verimli sonuçlar elde edilebilir. Nokta atışı ile hedefler gösterilebilir. Devlet STK’ların yönlendirilmesinde görünmez bir el olmalıdır. Batı dünyası bunu yapıyor. Bu şekilde projelerini kolayca uygulayabiliyorlar.
Moro cihadından dolayı bölgede birçok yetim çocuğun olması onlara yönelik çalışmaların önemini de gösteriyor. Bu yüzden yetimlerin geleceği için sağlıklı projelere ihtiyaç var. Örneğin yetimler için 1+1 evler inşa edilebilir. Bu evlerde yetimler anne ya da babası ile birlikte yaşayabilme ortamına kavuşturulabilirler. Çünkü kimi yetim babasız, kimi öksüz de annesizdir. En azından yetimlerin ebeveynlerden birisi ile yaşamaları sağlanırsa onların sevgi ve şefkat eksikliği giderilebilir, psikolojik sorunların ortaya çıkması önlenebilir.
Daha farklı projeler de düşünülebilir tabi ki. Meselâ bir yetimi Türkiye’de bir aileye zimmetleme projesi olabilir. O aile bu yetimin her türlü ihtiyacı ile ilgilenebilir, ülkemizle olan sağlam bağların oluşturulmasına yardımcı olabilirler.
Brunei Sultanının yaptırdığı Grant Mosque’u ziyaret ettik. Timako Hill bölgesindeydi bu cami. Dışardan ihtişamlı bir görünümü vardı. Ancak, deniz kenarına yapılmış bu cami insanların yaşadıkları yerden epeyce uzaktı. Gelen gidenler sadece biz gibi birkaç misafirden ibaretti. Bu yüzden olsa gerek devasa cami bakımsızlıktan dökülüyor, ilgisizlikten mahzundu. Yapılan yatırımların inşa edilen kurumların işlevsel olmasına da özen gösterilmelidir.
İslam Ekonomisi ve Finansı Eğitim Programı
İslam ekonomisi ve finansı programımızın ilk aşaması saha uzmanlarına yönelik eğitim programı olarak tasarlanmış olduğundan programın ilk aşaması olan eğitim programı ile saha uzmanlarını eğitici konuların işlendiği programla gün boyu haşır neşir olduk. “İslam Ekonomisi ve Finansı Eğitim Programı” başlığı altında iki oturum gerçekleştirildi. Birinci oturumda “İslami Bankacılık Sistemi, Kökenleri, Tarihsel Gelişimi” ve “Katılım Finansmanında Fon Kullanım Yöntemleri” konuları işlenirken ikinci oturumda “Faizsiz Bankacılığın Temel İlkeleri ve Ürünleri” ve “İslami Sermaye Piyasası Araçları”[1] konuları detaylıca değerlendirildi.
Bangsamoro Bağımsızlık Mücadelesi
Çocukluğumdan beri adını duyduğum Moro direniş mücadelesinin cihada evrilip Moro cihadı olarak zihnimizde yer edinmiş bir hareket olduğunu hatırlıyorum. Afgan cihadı, Filistin cihadı bir de Moro cihadı vardı Emperyalizme direnen. Yıllar sonra bu oluşumlar güç kazanmış, Allah’ın yardımı ve inanmış bir avuç insanın direnişi ile bağımsızlık mücadelesi semeresini vermeye başlamış.
Moro Müslümanları 120 yıllık bir mücadeleden geliyorlardı. 1898’de özgürlüklerini kaybetmişler, önce Amerikalıların, daha sonra da 1946’da Hristiyan Filipinler’in güdümüne girmişlerdi.[2] 2018 yılında imzalanan kapsamlı özerklik anlaşmasıyla 120 yıl sonra kendi bölgelerini yönetebileceklerdir.
Filipinler diye bilinen bugünkü topraklarda İslamiyet’in tarihi 9’uncu yüzyıla kadar uzanmaktadır. Bölgenin uluslararası deniz ticaretine uygun olması ile birlikte Müslüman tüccarlar bölgeye gelip ticari faaliyetlerde bulunmaya başlamışlar. Zamanla bölge hızlı bir İslamlaşma sürecine girmiş, 15’inci yüzyılın ortalarında İslami devlet tecrübeleri oluşmaya başlamış.
Moro Müslümanları 120 yıllık bir mücadeleden geliyorlardı. 1898’de özgürlüklerini kaybetmişler, önce Amerikalıların, daha sonra da 1946’da Hristiyan Filipinler’in güdümüne girmişlerdi.[i] 2018 yılında imzalanan kapsamlı özerklik anlaşmasıyla 120 yıl sonra kendi bölgelerini yönetebileceklerdir.
Filipinler diye bilinen bugünkü topraklarda İslamiyet’in tarihi 9’uncu yüzyıla kadar uzanmaktadır. Bölgenin uluslararası deniz ticaretine uygun olması ile birlikte Müslüman tüccarlar bölgeye gelip ticari faaliyetlerde bulunmaya başlamışlar. Zamanla bölge hızlı bir İslamlaşma sürecine girmiş, 15’inci yüzyılın ortalarında İslami devlet tecrübeleri oluşmaya başlamış.
1450 yılında Sulu Sultanlığı ve 1515’te Maguindanao Sultanlığı bölgede kurulan ilk İslam devletleri olarak karşımıza çıkmaktadır[3]. Müslümanlar bu süreçte, diplomatik ve siyasi ilişkilerini evlilikler ve fetihlerle genişletip etkinliklerini arttırmışlar.
İslamiyet burada Malezya, Endonezya gibi diğer Güneydoğu Asya ülkelerindeki yayılmasına benzer şekilde ticari vesilelerle barışçıl bir ortamda yayılmış, 16. yüzyılın ortalarına doğru Filipinler’in tümünü etkisi altına alacak şekilde etkin hale gelmiştir. Ancak İspanyol sömürge kuvvetlerinin Filipinler’i ele geçirmesi ve uygulanan aşırı misyonerlik faaliyetleri ve Müslümanlara karşı girişilen yok etme çabaları ve yıldırma politikaları ile İslamiyet yalnızca adanın güney kısmında varlığını muhafaza edebilmiştir.
Filipinler olarak bilinen topraklarda üç asrı aşkın bir süre devam eden İspanyol sömürgeciliği boyunca güney kesimindeki Müslümanlar direnişini sürdürmüş, İspanya-Moro Savaşları sömürge yönetimlerine karşı her daim mücadele içinde olmuşlardır.
İspanyolların Müslümanlara karşı giriştiği soykırım ve yok etme politikaları Müslümanların direnişi sayesinde başarılı olamamış, farklı direniş faaliyetleri ile Müslümanlar varlıklarını devam ettirmeyi başarmışlardır. Bangsamoro kelimesi “Müslüman halk” anlamına gelmektedir. Buradaki Müslümanlar kendilerini Hristiyanlardan ayırmak için böyle bir tercihte bulundukları ifade edilir.[4]
Filipinler yönetiminin 1968’de otuz Müslüman askeri üstlerine itaatsizlik ettikleri gerekçesiyle öldürmesi ve ardından 1971 yılında gerçekleşen cami kundaklama eylemi ile 70 Müslümanın diri diri yakılması ve benzeri olaylar, gerginliği tırmandırarak silahlı mücadeleye yöneltmişti. Bütün bu cinayetler Moro Müslümanlarının bağımsızlık yolundaki silahlı mücadeleye başlamasında tetikleyici rol oynamıştır.
Silahlı mücadeleye girişilmesi ile birlikte bağımsızlık hareketlerinin de yolu açılmış oldu. Bu bağlamda ilk olarak 1968 yılında Mindanao Bağımsızlık Hareketi (MIM) kurulmuş, bir yıl sonra bu hareket Nur Misuari öncülüğünde yeni bir oluşuma yol açarak Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (MNLF) kurulmuştur. Bu hareket birçok açıdan mücadelenin ulusal ve uluslararası boyutta bilinirliğini artırmıştır. Bazı sebeplerden dolayı 1977 yılında MNLF’den ayrılan Selamet Haşimi’nin liderliğinde Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) ise dini referansları önceleyen İslamî bir hareket olarak mücadelesini sürdürmüştür.
Özerk bir Müslüman devletin kurulmasında önemli bir rol alan Selamet Haşimi ve hareketi Moro Müslümanlarının ve mücadelenin temel ve gerçek temsilcisi haline gelmiş, Selamet Haşimi’nin 2003 yılında vefat etmesiyle birlikte MILF’in liderliğini ise Hacı Murad İbrahim devralmıştır. 2018 yılında imzalanan bir protokolle bu cihat hareketi Bangsamoro adı ile özerk bir Müslüman devlet konumuna ulaşmıştı.
Akademisyen Bir Lider
Siyasi bir figür olarak bilinen Selamet Haşimi aslında aynı zamanda bir akademisyen olma özelliği de vardır. Selamet Asım Haşimi 1942 yılında Cotabato şehrinde dünyaya gelmiş, eğitimini almak için Mısır El-Ezher Üniversitesi’ne gitmiştir. 1963 yılında başladığı üniversite eğitimini 1967’de tamamlamış, iki yıl içinde yüksek lisansını bitirmiş ve doktora için hazırladığı “Güneydoğu Asya’da İslâm” isimli çalışmasını yaparken Moro Müslümanlarının durumlarının endişe verici boyutlara ulaştığını haber alması üzerine ülkesine dönmüştür.[5] Zaten yazmış olduğu Mücadele Ahlakı, Kendi Liderinin Kaleminden Bangsamoro Mücadelesi adlı kitap ilmi bir karaktere sahip olduğunu da göstermektedir.
Kitabın ilk giriş cümlesi zaten mücadelenin bir cihat hareketi olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. “Güney Filipinler’de Bangsamoro Müslümanlarının verdiği silahlı mücadele ne sadece Moro Müslümanlarının toplumdaki meşru konumlarının mücerret bir savunmasıdır ne de gasp edilmiş topraklarında somut bir arazi sahipliği davası veya meşru bir özerklik meselesidir. Bilakis, Bangsamoro Müslümanlarının kendi vatanlarında İslam adına kendi ayakları üzerinde kuracakları bir yönetim sisteminin inşası mücadelesidir.”
Bu bakış açısı ile Haşimi mücadelenin manifestosunu kitabında şu cümlelerle açık bir şekilde ifade etmektedir “Herkes, nihai amacımızın sadece Allah’ın isminin yüceltilmesi olduğunu ve bu uğurda cihad etmekte olduğumuzu bilmelidir. Bizler bu ulvi amaca matuf bir inançla mücadelemizi sürdürmeliyiz. Amacımız bu süreçte zulme ve baskıya mahal vermeksizin fenalık ve azgınlıklara karşı savaşmak, adalet ve ihsana engel olacak sistemlere kaşı direnmektir. Bu hedef ancak ve ancak yönetimin takva ve adalete (hakkaniyet ve doğruluğa) dayalı bir hayat anlayışını muhafaza etmesiyle gerçekleşebilir…”[6]
Mücadele Devam Ediyor
Ayrıca Haşimi’nin, merkezi Sulu şehrinde bulunan, “Ebu Seyyaf” isimli ve IŞİD’in kolu olduğu ileri sürülen örgütle bağlantısının olmadığını ilan etmesi de yerli ve milli bir cihat hareketi olduğunun da göstergesi olarak görülmektedir.
Bağımsızlık mücadelesi boyunca Moro Müslümanlarının kayıplarını tespit etmek elbette mümkün değildir. Bağımsız kuruluşların tespitlerine göre Filipinler merkezi hükümetinin Moro Müslümanlarını hedef alan şiddet ve yıldırma politikaları ile 2 milyondan fazla Müslüman mülteci durumuna düşmüş, 120 bini aşkın kişi hayatını kaybetmiş, yüzlerce cami ve okul yıkılmış, 200 binden fazla ev tahrip edilmiştir.
Bütün bu kayıplara rağmen mücadeleden vazgeçilmemiş, barış görüşmelerinin olması için 1996 yılında ilk adımlar atılmıştır. 2012 yılında imzalanan çerçeve antlaşması ile birlikte Mindanao adasına Bangsamoro adı verilecek özerk bir Müslüman bölge kurulmasına karar verilmiştir. Moro Müslümanlarının bağımsızlığa giden süreci 28 Mart 2014 tarihinde imzalanan Bangsamoro Kapsamlı Antlaşması ile resmiyet kazanmıştır.
2016 yılında başkan Rodrigo Duterte’nin işbaşına gelmesinin ardından barış süreci hızlanmıştır. Yıkıcı faaliyetleri ile Müslümanlara zarar veren DAEŞ’in Güneydoğu Asya’daki faaliyetlerinin sonlandırılması ve Ebu Seyyaf, Isnilon Hapilon ve Omar Maute gibi liderlerin bertaraf edilmesiyle birlikte yaklaşık yarım yüzyıl devam eden ve çeşitli evrelerden geçen mücadele, Mindanao adası ve çevresindeki Müslümanlara kapsamlı bir özerklik kazandırmış, Bangsamoro Organik Yasasısı 23-24 Temmuz 2018’de Temsilciler Meclisi’nde onaylanarak, 26 Temmuz’da Başkan Duterte’nin imzalamasıyla birlikte resmen kabul edilmiştir.
Not: Yazımız üçüncü bölüm ile devam edecek.
Prof. Dr. Saim Kayadibi
Marmara Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Enstitüsü (MÜİSEF)
[1] The Training Program, https://www.isecon.info/tr/program (Erişim 20.08.2024)
[2] Hatice Söylemez, H. Zehra Kavak, Moro Özerklik Arifesinde (İstanbul: İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH), 2014). https://ihh.org.tr/public/publish/0/93/moro-raporu-baski.pdf (Erişim: 20.08.2024)
[3] Ülke Tarihi, https://www.insamer.com/tr/ulke-profili-filipinler/ (Erişim: 20.08.2024)
[4] Moro Müslümanları sandıkta, https://www.gzt.com/mecra/mindanao-ozerklik-kazaniyor-3424511 (Erişim: 20.08.2024)
[5] Moro Müslümanlarının 120 yıllık hayali gerçeğe dönüşüyor, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/moro-muslumanlarinin-120-yillik-hayali-gercege-donusuyor/1224818 (Erişim: 20.08.2024)
[6] Selamet Haşimi, Mücadele Ahlakı Kendi Liderinin Kaleminden Bangsamoro Mücadelesi, Orijinal Adı: Bangsamoro Mujahid, His Objectives and Responsibilities (İstanbul: IHH, İNSAMER, 2018), s. 5-10.