Banka promosyonları,[1] İslam iktisadı ve finansı alanında son dönemlerde tartışılagelen konulardan bir tanesi. Mesele teorik olmaktan çıkıp pratikte bizim kapımızı da çalınca gerekli incelemeler neticesi bir yazı yazsak uygun olur deyip bu yazıya niyet ettik.
Banka Promosyonu Tanımı ve Verilme Gerekçeleri
Kurumların çalıştığı bankaların belirlenmesinde bugün banka promosyonları oldukça önem arz etmektedir. Aynı durum emekli maaşlarının yatırıldığı banka tercihi için de geçerlidir.[2] Peki nedir bu banka promosyonu? “Banka promosyonu, ilgili bankalardan belirli bir süreliğine yapılan anlaşma çerçevesinde, belirlenen sürede bankadan maaşların alınması karşılığında bankanın yaptığı ödemedir”[3] Peki banka bu ödemeyi neden yapmaktadır? Elmas[4] konuyu şöyle açıklamaktadır: “Bankacılık uygulamasında promosyonlar, ilk olarak kurum personelinin maaşlarının bankada bulunacağı sürede bankanın elde edeceği gelir beklentisine karşılık verilmektedir. Çünkü kurumlar, personelinin maaşlarını toplu olarak, maaşların ödenmesinden belli bir süre evvel anlaştığı bir bankaya vadesiz olarak yatırmakta ve Bankalar da bu süre zarfında vadesiz bekleyen bu paradan vadeli mevduat faizi ödemediğinden kâr elde etmektedir. İkinci olarak elde edilecek gelir bakımından daha önemlisi bu protokol süresi içerisinde bankalar, kurum personeline çeşitli bankacılık ürünlerini (kredi kartı, konut kredisi, taşıt kredisi vb.) pazarlamakta ve bu ürünlerden elde edeceği gelir beklentisiyle o kurumla birtakım kazandırma hükümleri de içeren anlaşmaları yapmaktadırlar.” Demek ki burada bankanın promosyon ödemesinin iki temel sebebi vardır:
- Kurumun konvansiyonel bir bankaya maaşları erken yatırması ve bu süre zarfında maaşların orada vadesiz hesapta kalıp banka tarafından faizli kredi şeklinde kullandırılması.
- Bankanın, söz konusu kurum çalışanları üzerinde bankacılık ürünlerinin kullanımını sağlaması.
İşte bu iki maddeden hareketle banka bir gelir beklemekte olduğu için maaşları bankaya yatırılan kurumun çalışanlarına bir ödeme yani promosyon verilmektedir. Bu ödeme, “bağış/hibe” olarak adlandırılmaktadır. Peki promosyonu tanımlamak için kullanılan bağış hukuki olarak nedir? Bağış, “hayatta olan kimseler arasında bir tasarruftur ki onunla bir kimse, mukabilinde bir ivaz taahhüt edilmeksizin malının tamamını veya bir kısmını diğer bir kimseye temlik eder (Borçlar Kanunu m. 234).”[5] Buradaki önemli vurgu, “ivaz taahhüt edilmeksizin” yani karşılık beklenmeksizin ibaresi üzerindedir.
Bu noktada bağış/hibe ile banka promosyonu arasındaki ilişkiye dair kısaca şu not düşülebilir: Kamu kurumları ya da genel anlamda kurumlar, kendilerine çalışan memurlar ve işçiler lehine bağış şartı koymaktadırlar. Yani bağışı alan, kamu kurumu ya da ilgili kurum değil de üçüncü taraf olan memurlar ve işçiler olmaktadır. Fakat mevzu emekliler hakkında ise farklılık arz etmektedir, zira emekliler artık kendi bankalarını doğrudan kendileri seçmektedir. Dolayısıyla herhangi bir şaibe olması durumunda buna doğrudan kendileri karar vermiş olmaktadırlar.
Banka Promosyonuna Dair Bazı Fıkhî Görüşler
Banka promosyonunun hibe olup olmadığı mevzusu, söz konusu promosyonun fıkhiliği hususundaki değerlendirmelerin de mihenk taşını oluşturmaktadır. Zira bazı fıkıh alimleri ya da fıkhî hüküm veren kurumlar promosyonun uygunluğunu buna bağlayabilmektedir. Banka promosyonlarını almanın caiz olup olmadığına dair genel tartışmalar ise daha derine inmektedir. Bu bağlamda Soner Duman[6] hoca 2017 senesinde konuya dair temel görüşleri şu üç açıdan özetlemektedir:
- Banka promosyonunu caiz saymayanlar. Bunların temel sebebi, bankaların maaş olarak yatırılan parayı kullanıp faiz geliri elde etmesi, sonra onu müşterileriyle paylaşmasıdır. Düzenlemeyi devletin yapmış olması ya da maaşı veren kurumun yapmış olması durumu değiştirmez.
- Promosyon almayı caiz görenler. Parayı bankaya doğrudan yatırmadığı ve ilgili anlaşmayı da doğrudan müşteri yapmadığı için durumu caiz görenler.
- Ayrım yapanlar. Ayrım, promosyonu alacak kişinin fakir olup olmadığına göre yapılmaktadır. Fakirlik sınırına dair bu gruptaki genel görüş, kişiye zekat düşüp düşmemesi şeklindedir.
Bu üç grup arasında ikinci ve üçüncü gruptakiler, alınmasını uygun gördükleri promosyonun nerelerde, ne şekilde kullanılacağı üzerinde ise uzlaşıya sahip değildir. Duman hoca ise promosyonu alan kişinin muhtaç olması halinde bunu kullanmasına izin verilmesini en uygun görüş olarak gördüğünü belirtmektedir. Fakat, şu gibi hadisleri hatırlatarak ilave şerh de düşmektedir: “İnsanlar sana fetva verse de sen kalbine danış!” (Ki burada “Allah kalplerimizi uygun gördüğü kararlar alacak kalpler haline getirsin inşallah -kolayca, güzelce” diye dua edebiliriz) ve “Seni şüphelendiren şeyi bırak, şüphelendirmeyeni al!”
Yeri gelmişken, Somer Duman hocanın Günümüz Fıkıh Problemleri adlı kitabını ayrıca tavsiye ederiz.
Konuya dair olarak Uluslararası İslam Fıkıh Akademisi (IIFA)[7] 2018 tarihinde aldığı kararda öncelikle cari hesapların borca dayalı olduğu bilgisini vermektedir. Ardından da banka promosyonlarının (priviliges) incelemesine geçip sadece müşteriye artı getirisi olanlar ve iki tarafı yani hem müşteriyi hem bankayı ihya edenler olarak promosyonları ikiye ayırmaktadır. Bunlardan ilki, mevduatlarla ilgilidir. Mevduat işlemleriyle ilgili bu gruptaki ayrıcalıklara dair fıkhî cevaz veren kurum, bugünkü kullanımda promosyon denen ve aslında maddi getiri sağlayan ayrıcalıkları ise uygun bulmamaktadır. İlave bir not olarak, ilgili kararda banka ayrımı yapılmamıştır. Burada, doğrudan kendisinin vadesiz hesap açıp karşılığında ayrıcalıklar edinmesiyle çalıştığı kurumun onun adına ve onun dahli olmaksızın hesap açması arasındaki fark ayrıca tekrar düşünülebilir.
Banka promosyonları hakkında fıkhî görüş serdeden bir başka kurum, Türkiye’deki katılım bankalarının çatı organizasyonu olan TKKB’dir (Türkiye Katılım Bankaları Birliği). TKBB’nin[8] 2019 tarihli kararında şöyle denmektedir: “Katılım bankalarının, katılım bankacılığı ilke ve standartlarına aykırı olmayan alanlarda faaliyet yürüten kurumların çalışanlarına ait maaşların/ücretlerin dağıtılmasına aracılık yapmalarında ve kurum çalışanlarına promosyon ödemelerinde bir sakınca yoktur. Ancak katılım bankası ile maaş dağıtan kurum veya çalışanları arasında yatırılan maaşın belli bir süre bankada kalmasına dair bir şart ileri sürülemez.”. Kararın gerekçesinde ise temelde şu yazmaktadır: “Bu ödemeler hibe kapsamında değerlendirildiğinden katılım bankacılığı ilke ve standartlarına aykırılık teşkil etmez.” Burada iki noktaya dikkat çekmekte yarar vardır: İlki, karar yalnızca katılım bankalarına dairdir. Konvansiyonel, faizli bankalardaki promosyon alımına dair değildir. İkincisi, katılım bankası yukarıda belirtilen gibi şartlar koyduğu takdirde onun dahi promosyonunu almak uygun görülmemektedir.
Konuya dair Diyanet’in[9] verdiği cevap kısaca şöyledir: “Bankaların, kamu veya özel sektörde çalışanlara, çalıştığı kurumlar tarafından maaşlarını kendilerinden almayı tercih etmeleri karşılığında vermiş oldukları promosyonlar, işleyiş bakımından faize tam olarak benzememekle birlikte faiz şüphesinden de tümüyle uzak değildir. Bu itibarla, temel ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olanların bu parayı kendileri ve bakmakla yükümlü oldukları yakınları için kullanmamaları; bilakis ihtiyaç sahibi fakirlere vermeleri uygun olur.” Bu kısa karar metninde söz konusu paranın neden faiz şüphesi taşıdığı da ayrıca belirtilmeye muhtaç gözükmektedir.
İhsan Şenocak[10] hoca ise promosyonun caizliği hususundaki soruya önce şunlara cevap arayarak başlamaktadır: Kişiler, çalıştığı kurumdan maaşı doğrudan alabilmekte midir? Hayır. Yalnızca banka üzerinden alım yapabilmektedir (Tabi eğer “kaçak” çalışma söz konusu değil ise). Yani bankanın verdiği promosyondan kaçılamamaktadır. Fakat ikinci adımda bu promosyonu almak uygun mudur sorusuna Şenocak şöyle cevap vermektedir: “Bankanın verdiği para, faiz kazancı olan paradır.”. O hâlde katılım bankası tercihi bu noktada daha uygundur (eğer çalışan kişinin tercih hakkı var ise). Fakat neticede kişi o parayı mutlaka bankadan çekmelidir. Paranın bankada kalıp faiz kazanmaya devam etmemesi için özellikle. Fakat bu para umumun maslahatı için kullanılmalıdır. Bu noktada Şenocak, paranın harcanma yerlerine dair olarak, bunların oldukça alt yoksulluk sınırında olanlara verilmesi gerektiğini belirtmektedir. Ya da yetimhane vb. yapımında kullanılmalıdır. Bir not olarak, katılım bankasındaki promosyona da böyle mi davranılması gerektiği tam net değil gibidir.
Netice
Bu yazıda 3 adet kurum, 2 adet kişi olmak üzere banka promosyonlarına dair belli başlı fıkhî görüşleri paylaşıp değerlendirmeye çalıştık. Neticede, Soner Duman hocanın sınıflamasını da kullanarak konuya dair fikirleri şöyle özetleyebiliriz:
- Banka türü belirtmeksizin promosyonu herkes için caiz görenler (bu yazıda bu gruba dair doğrudan örnek bulunmamaktadır)
- Banka türü belirtmeksizin promosyonu hiç bir şekilde uygun görmeyenler
- Banka türü belirtmeksizin promosyonu sadece çok ihtiyaç sahipleri için uygun görenler
- Banka türü belirtmeksizin sadece bazı maddi olmayan promosyon ya da ayrıcalık türlerini uygun görenler
- Yalnızca katılım bankası promosyonunu belirli şartlar altında uygun görenler
- Yalnızca katılım bankası promosyonunu her şartta kabul edenler (bu yazıda buna dair de doğrudan bir örnek mevcut değildir)
Burada ufak bir not düşmekte yarar var; katılım bankalarının promosyon vermesi yeni bir olgu olduğu için daha eski tarihli yazılarda bu ayrıma gidilmemesi normaldir. Neticede, birinci ve sonuncu gruptakiler hariç, promosyonların başkalarına dağıtılmasına dair en yaygın kanaat, bu promosyonların oldukça fakir durumda olanlar için harcanmasıdır. Son olarak, konuya dair Uyanık’ın[11] 2018 tarihli derleme makalesine de bakılabilir.
Doğrusunu Allah bilir.
Zeyneb Hafsa ORHAN
İZÜ İslam Ekonomisi ve Finansı
Kaynakça
[1] Yazının tekrar gözden geçirilmesine dair yaptığı değerli katkılar nedeniyle Necmeddin Güney hocama çok teşekkür ederim.
[2] İlgili bir haber için bkz. https://www.hurriyet.com.tr/bilgi/galeri-promosyon-en-cok-veren-banka-icin-arayis-suruyor-iste-emekli-promosyonu-2022-icin-bankalarin-teklifleri-42171073
[3] https://vergisozlugu.net/banka-promosyonu-nedir/
[4] Elmas, Ö. (2007). Bankacılık Kanunu Açısından Bağış ve Yardımlar ile Promosyonlara İlişkin Değerlendirme, Bankacılar Dergisi, Sayı 63.
[5] A.g.e.
[6] https://www.facebook.com/groups/1640469562926185/posts/1643091229330685/
[7] https://iifa-aifi.org/en/33131.html
[8] https://tkbbdanismakurulu.org.tr/karar/7
[9]https://indyturk.com/node/540001/haber/bankalar-emeklileri-%C3%A7ekmek-i%C3%A7in-yar%C4%B1%C5%9F%C4%B1rken-diyanetin-fetvas%C4%B1-kafalar%C4%B1-kar%C4%B1%C5%9Ft%C4%B1rd%C4%B1%E2%80%A6 .
[10] https://www.youtube.com/watch?v=FM8-JBPV6tg
[11] Uyanık, M. Z. (2018). Bankaların Memur, İşçi ve Emeklilere Verdiği Maaş Promosyonlarının Fıkhi Durumu, Marifet Dini Araştırmalar Dergisi, Cilt 18, Sayı 2, ss. 633-650.
* Yazarların görüşleri kendilerini bağlar.