Türkiye’nin de kurucu üyelerinden olduğu İslam Kalkınma Bankası (İKB), 1974 yılındaki kuruluşundan bu yana üye ülkelerinin yaşam standardını iyileştirmek için çalışmaktadır. Yoksulluğu azaltmak, özellikle kadınlar ve gençler olmak üzere insani gelişmeyi desteklemek, İslami bir ekonomik sistem kurmak ve İslami bankacılık ve finansı beslemek İKB’nin misyonunun bir parçasıdır. Bugüne kadar dünya nüfusunun beşte biri, İKB’nin sağladığı fondan yararlanmıştır. Bu fonlardan yararlanan vatandaşlar sadece 57 üye ülkelerden değil, aynı zamanda üye olmayan ülkelerde de yaşamaktadırlar. Türkiye, Afganistan, Arnavutluk, Azerbaycan, İran ve Pakistan gibi beş ülkeden oluşan bankanın en büyük bölgesel merkezlerinden biridir. İstatistikler, bölgesel bir merkez olarak Türkiye’nin avantajlı bir konumda olduğunu göstermektedir. İKB, bölgede 1422 projeye yatırım yaparken ve sadece Türkiye’de ise tek başına 541 projeye destek sağlamıştır. Bu oran da projelerin yaklaşık %38’ine tekabül etmektedir. Bu bölgeye yaklaşık 33,8 milyar ABD doları ve tek başına Türkiye’de 12,2 milyar ABD doları yatırım yapılmıştır, bu oran da fonlamanın yaklaşık %36’sını temsil etmektedir.
Ekonomik kalkınmanın, üretken, zenginlik yaratan faaliyetlerde finansal katılıma bağlı olduğu bugün oldukça fark edilen bir konudur. Ahlaki değerlerin ve ilkelerin güçlendirilmesini yansıtan finansman, daha iyi ve daha sürdürülebilir sonuçlar üretebilir. Bununla birlikte, günümüz finansal sisteminde birleşim nadir olarak görülmektedir. İslami finans, her ne kadar yüksek ilkeler üzerinde dursa da konvansiyonel düzenleyici sistem ve yerleşik borç kültürü içinde çalışarak bir etki yaratmak için mücadele etmektedir. Bu durumda teknolojik gelişmeler İslami finansın amacına daha kolay ulaşması için yeni olanaklar açmıştır. Zengin ve büyük veri, yapay zekâ ve defter teknolojileri, İslami finansın fintek tabanlı yenilikçi ürünler yaratmaya dahil olmasını sağlamaktadır. İKB, üye ülkelerin fintek aracılığıyla İslami Finans ve sürdürülebilirlik arasında köprü kurmalarına yardımcı olmaktadır. Son zamanlarda banka, küresel değer zincirlerine (KDZ), bilim, teknoloji ve inovasyona (BTİ) ve İslami Finansa odaklanan bir iş modeli oluşturmuştur. Türkiye son otuz yılda tekstil, otomotiv ve tarım sektörlerine dayalı KDZ’lere dahil edilmesiyle önemli başarılara imza atmış olup, İKB’nin mevcut yeni iş modeli de Türkiye ekonomisine ve kalkınmasına büyük değer katacaktır.
İKB’nin Türkiye’deki Bölgesel Merkezi, iş geliştirme ve dağıtım açısından başarılı bir ademi merkeziyetçilik modeli olduğunu kanıtlamıştır. Türkiye, İKB grubu için tek durak noktasıdır. Burada sözü edilen İKB grubu, 1. İslam Kalkınma Bankası (İKB), 2. İslami Araştırma ve Eğitim Enstitüsü (İAEE), 3. İslami Özel Sektör Geliştirme Kurumu (İÖSGK), 4. İslami Yatırım ve İhracat Kredisi Sigortası Kurumu (YİKS) ve 5. Uluslararası İslami Ticaret Finans Kurumu (UİTFK) olmak üzere beş farklı kuruluştan oluşmaktadır. Türkiye merkezi, kamu ve özel sektör müşterilerine özel çözümler sunmakta, Banka Grubu’nun ortaklıklarını genişletmekte ve görünürlüğünü artırmaktadır. İKB, ulaşım gibi kritik ekonomik altyapının geliştirilmesi, Türkiye’nin KDZ’lere entegrasyonunun desteklenmesi ve İKB’nin diğer üye ülkelere yardımcı olmak için Türk İnsani Yardım kurumlarının uzmanlığından yararlanılması yoluyla Türkiye Hükümeti’nin kalkınma planlarını proaktif olarak desteklemektedir. Türkiye başarılı proje tamamlama konusunda etkin bir geçmişe sahiptir. Bu bağlamda ülkedeki ulaştırma, yenilenebilir enerji, sağlık, eğitim, tarım ve inşaat gibi çeşitli sektörler, İKB grup finansmanının yardımıyla geliştirmiş ve iyileştirmiştir. Bu gelişmeler sonucunda İKB, Gaziantep, Kayseri ve Konya’nın Hafif Raylı Sistemlerini geliştirmek için 150 milyon Euro’luk yatırım yapmıştır ve ülkenin ulaştırma sektörünü geliştirmek için Türk hükümetini büyük ölçüde desteklemektedir. İKB’nin Türkiye’nin ulaştırma sektöründeki ilerlemesinde en dikkate değer başarılı müdahaleler arasında 174,35 milyon Euro’ya mal olan Ankara-Konya Hızlı Tren Projesi’nin geliştirilmesi ve 312 milyon Euro’ya mâl olan 10 Yüksek Hızlı Tren Seti Projesi’nin hayata geçirilmesi yer almaktadır. İKB grup bölgesel merkezi ile Türkiye hükümeti arasındaki güçlü ve etkin koordinasyon sayesinde, mükemmel bir başarı hikayesi yaratılmış ve “10 yüksek hızlı tren seti projesi” ile hayat bulmuştur. 10 tren projesi, Aralık 2019’un başlarında planlanandan tam bir yıl önce Türkiye’ye ulaşmıştır.
İKB, COVID-19 pandemi durumunu ele almak ve fon toplamak için çeşitli iş birlikçi ve ortaklık girişimlerine sahiptir. Son dönemde ekonomik kayıpların karşılanması için İKB ve Türk Eximbank, Hazine ve Maliye Bakanlığı güvencesi altında destek tutarı 100 milyon ABD doları değerinde Murabaha Kredisi anlaşması imzalamıştır. Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ’ler) ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (MidCaps) yaygınlaştırılmasının finansman ihtiyaçları için kullanılmıştır. Finansman, toplam vadesi on yıllık Murabaha tesisine dayalı olarak yapılmış olup, İDB’nin Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınmasını destekleme taahhüdünü ortaya koymaktadır. Yeni anlaşma, İKB’nin daha önce Türk Eximbank aracılığıyla Türk firmalarına sunduğu 270 milyon ABD doları tutarındaki finansmanın başarı öyküsü üzerine inşa edilmiştir. Bir önceki katılımda 18’i KOBİ olan 57 firma finansman elde etmiş ve 39 firma da işgücünde artış olduğunu belgelemiştir. İKB ise yeni Murabaha tesisi ile kaydedilen başarı öyküsünü takip etme beklentisiyle yeni bir girişimde bulunmuştur. Mevcut girişimin, alıcı şirketlerin ihracat kapasitesini artırması ve minimum bin kişilik istihdam oluşturması beklenmektedir. Genel olarak tesis, şirketlere sermaye harcamalarını finanse etmek için uzun vadeli sübvansiyonlar sağlayarak COVID-19 pandemisinin sanayi sektörü üzerindeki olumsuz ekonomik etkisini azaltmak için önemli bir rol oynayacaktır.
İKB, yalnızca ekonomik ve iş geliştirme, insani gelişme ve kadınların güçlendirilmesi konularına odaklanmakla kalmıyor, aynı zamanda bankanın en büyük gündemlerinden biridir. Bu nedenle banka, Türk hükümeti ile 2020 yılında İKB-Türkiye ortak burs programını tasarlamıştır. Program, Türkiye Bursları kapsamında verilen burslar olan İKB ve YTB tarafından ortaklaşa belirlenmektedir. Burs, dünyanın dört bir yanındaki yetenekli öğrencilere ve akademisyenlere Türkiye’deki araştırma kurumlarına ve üniversitelere katılmaları için olanak sağlamaktadır. Burs programı kapsamında öğrencilerin aylık bursları, öğrenim ücretleri, sağlık sigortası, Türkçe dil eğitimi ve uçak biletleri karşılanmaktadır. Bugüne kadar, yaklaşık bin sekiz yüz bilim insanı ile lisans ve lisansüstü öğrencisi, İKB’ye ve Türk hükümetine 2030 sürdürülebilir kalkınma gündemine ulaşmanın yolunu açmada yardımcı olacak yeni fikirleri ve araştırma çalışmalarını keşfetme fırsatı bulmuştur.
2030 yılına kadar Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine (SKH) ulaşmak Türkiye de dahil olmak üzere tüm hükümetlerin gündeminde olan önemli bir konudur. Türkiye bu konuda iyi bir performans sergilemekte ve genel SKH performansı yüzde 70,3’tür. Bu da Türkiye Bölgesel Merkezi’nin performansına (%62,2) ve İKB üye ülkelerin genel performansına (%61,0) kıyasla çok daha yüksektir. Gezegen ve Ortaklık olan iki boyutta, bu merkez üye ülkelerin başarısı tatmin edici sayılabilir. Kalan üç boyut olan İnsan, Refah ve Barış alanlarında başarı adil olarak kabul edilebilir. 17 SKH olduğunu bildiğimiz gibi, Türkiye SKH 1 ve SKH 4’e, yani yoksulluğun ortadan kaldırılmasına ve kaliteli eğitimin sağlanmasına ulaşmada mükemmel bir iş çıkarmıştır. İyi, sağlık ve esenlik (SKH 3), uygun fiyatlı ve temiz su (SKH 7), iklim eylemi (SKH 13), sorumlu tüketim ve üretim (SKH 12) vb. elde etmede büyük katkı sağlamıştır. Sadece eşitsizliği ve toplumsal cinsiyet eşitliğini azaltan SKH 10 ve SKH 5 konularında Türkiye’nin daha fazla odaklanması gerekmektedir.
İKB gruplarının finansmanı ve yardımı ile Türkiye’nin tüm SKH’lere verilen zaman dilimi içinde ulaşabileceğine kesinlikle inanıyorum. Nisan 2022’de İKB, yılın ilk halka açık Sukuk’unu çıkardı ve piyasadan 1,6 milyar ABD doları topladı. İhraçtan elde edilen gelirler, bankanın geliştirme yetkisi altındaki projeleri finanse etmek için kullanılacak ve üye ülkelerin pandemiden kurtulma planlarını destekleyecektir. Dolayısıyla Türkiye için bu ihraç, ekonomik büyümeyi hızlandırmak için bir başka finansman kaynağı olarak harika bir haber olarak değerlendirilebilir.
Dr. Taslima Julia
İKAM Uluslararası Araştırmacısı