İslam İktisadı Araştırma Merkezi (İKAM), gündeme dair odak alanlarında gerçekleştirdiği yayın çalışmalarından çevre serisinin 1. raporunu “Sürdürebilirlik ve Gıda Güvenliği: Türkiye ve İİT Ülkelerinin Karşılaştırmalı Analizi” başlığı ile yayımladı. Rapor, sürdürülebilirlik analisti Erdoğan Burak Ezeroğlu tarafından kaleme alındı. Ezeroğlu, lisans eğitimini Kadir Has Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamlamıştır. Sonrasında Uppsala Üniversitesi’nde Sürdürülebilir Kalkınma alanında yüksek lisans eğitimi görmüş ve Dijital Sağlık Teknolojilerinin Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Bağlamındaki Potansiyelleri hakkındaki tezini sunmuştur. Okul hayatından sonra özel sektörde sürdürülebilirlik danışmanlığı alanında iş hayatını sürdürmektedir. Bunun yanında uluslararası sağlık teknolojileri çalışmalarında proje geliştirme ve koordinatörlüğü görevleri almaktadır. İklim değişikliği, enerji ve gıda güvenliği, dijital sağlık teknolojileri başlıca çalışma alanları arasında yer almaktadır.
“Sürdürebilirlik ve Gıda Güvenliği: Türkiye ve İİT Ülkelerinin Karşılaştırmalı Analizi” Rapor Özeti
Erdoğan Burak Ezeroğlu’nun kaleme aldığı “Sürdürebilirlik ve Gıda Güvenliği: Türkiye ve İİT Ülkelerinin Karşılaştırmalı Analizi” başlıklı raporu toplumları önemli ölçüde etkileyen gıda güvenliğine yönelik karşılaştırmalı analizlerde bulunulmuştur.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü öncülüğünde hazırlanan Dünya Gıda Güvenliği ve Beslenme Raporu’na göre 2020 yılında dünya üzerinde 2 milyar 300 milyondan fazla insanın günlük hayatını sürdürülebilecek asgari besin miktarını karşılayamadığı, yaklaşık 928 milyon kişinin şiddetli gıda güvensizliği yaşadığı, ortalama 768 milyon kişinin ise açlıkla yüzleştiği tahmin edilmektedir. Yetersiz beslenme yaygınlığı oranı dünya genelinde 2008 ekonomik resesyonu seviyelerine dönmüştür.
Dünyadaki açlığı bitirme çabalarındaki kazanımların birçoğunda COVID-19 salgınının yarattığı kriz ortamı, ekonomik ve siyasi istikrarsızlıklar, çatışmalar, güvensizlik, aşırı hava olayları ve iklim değişikliği gibi nedenlerle gerileme olmuş ve BM’nin “2030 yılına kadar dünyadaki açlığa son verme” hedefinden uzaklaşılmıştır. BM’nin yaptığı projeksiyonlara göre 2030 yılında yaklaşık 660 milyon insan açlık çekmeye devam edecektir. Öte yandan dünyada üretilen gıdanın yaklaşık %17’sinin israf edildiği ve bu israfın büyük bir çoğunluğunun nihai tüketici seviyesinde olduğu; 700 milyon insanın obez ve 2 milyar insanın da fazla kilolu olduğu bilinmektedir. İklim değişikliğinin vahameti IPCC raporları tarafından tüm açıklığıyla ortaya konarken toplam sera gazı emisyonlarının üçte biri gıda sistemlerinden gelmektedir. İklim değişikliğiyle mücadele için gıda sistemlerinin karbonsuzlaştırılması, gıda israfının azaltılması ve bitkisel beslenmenin tercih edilmesi, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşılması bakımından büyük önem arz etmektedir. Bu raporda küresel gıda güvenliğinin genel görünümü, İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye ülkelerin dünya gıda güvenliğindeki konumu ve Türkiye’nin gıda güvenliğindeki sürdürülebilirlik konusu; ilgili raporların ve istatistikî verilerin ışığında, gıda güvenliğinin bulunabilirlik ve erişilebilirlik boyutları çerçevesinde karşılaştırılmalı olarak incelenmiştir. Gıda güvenliği konusundaki riskler özellikle iklim değişikliği, nüfus artışı, doğal kaynaklar üzerindeki baskı ve ekonomik/siyasi istikrarsızlıklardan dolayı artma eğiliminde olsa da uluslararası işbirliğinin artırılmasının, verimli tarım ve hayvancılık yöntemlerinin uygulanmasının ve arge faaliyetlerinin sunduğu fırsatlar bulunmaktadır. Bu raporun sonunda gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik konusunda dünyadaki iyi uygulama örneklerinin ışığında Türkiye’nin sürdürülebilir bir şekilde gıda güvenliğini sağlamasına katkıda bulunacak politika önerileri sunulmuştur.