Merhabalar sizi tanıyabilir miyiz?
Cem Korkut. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim üyesiyim. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde Lisans eğitimimi tamamladım. Daha sonrasında Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde Yüksek Lisans eğitimimi bitirdim. Türkiye’deki İslam Ekonomisi alanındaki ilk doktora programlarından birisi olan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’ndeki İslam Ekonomisi ve Uluslararası Finans doktora programında “İslam Ekonomisinde Sermaye Birikimi, Oluşumu ve Yapısı” başlıklı tezimle doktora eğitimimi tamamladım. Aynı şekilde Türkiye’de bu tez programlarındaki ilk doktora teziydi. 2020 Kasım ayında ise İktisadi Düşünce Bilim dalı altında yine İslam Ekonomisi alanında yine Türkiye’deki ilk doçent ünvanını aldım diyebilirim. Şu anda Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İktisat bölümünde Doçent Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktayım. Çalışma alanlarım İslam İktisat Düşünce Yapısı, Osmanlı İktisat Tarihi ve Enstrümanları ve Uygulamaları oluşturuyor.
İslam İktisadı Ödülleri alanda yılda 1 verilen prestijli bir ödül ve İslam İktisadı Tez Ödülü bu sene size verildi. Bu sizde nasıl bir etki bıraktı, bu konuda neler hissediyorsunuz?
İKAM’ın bana tevcih ettiği İslam İktisadı Tez Ödülü dört yıllık ödül programı kapsamında, bu alanda ikinci kez verilen bir ödüldü. Bu anlamda tezlere ödül verilmesinin genç araştırmacı arkadaşları teşvik ettiğini düşünüyorum. Onların İslam Ekonomisi ve Finansı anlamında çalışma yapmalarına yönelmeleri ve bu alanda nitelikli insan gücünün gelişmesi çok önemli. İKAM’ın faaliyetlerini bu anlamda başarılı buluyorum. Bu alanda üniversiteler hariç sivil toplum kuruluşlarının faaliyet göstermesi aynı minvalde benim için oldukça önemli. Örneğin Van’daydık. Van’da 6. İslam İktisadı Temel Eğitim Programını yaptık. Ankara, Adana ve son olarak Van’da düzenlenen İslam İktisadı Temel Eğitim Programlarının üçüne eğitimci olarak aktif bir şekilde iştirak ettim. . Van’daki katılım oldukça başarılıydı. Nitelikli insan gücünü arttırmak, İslam İktisadı ve Finansı alanındaki farkındalığı yükseltmek amaçlı bu etkinlikler, sivil toplum kuruluşları ile yapılınca daha anlamlı hale geliyor. Üniversiteler tabi daha profesyonel yaklaşsalar da buradaki gönüllü arkadaşların katkıları benim için daha önemli.
“İslâm Ekonomisinde Sermaye Oluşumu, Birikimi ve Yapısı: Fon Biriktirmede Türkiye İçin Model ve Politika Önerileri konulu bir tez yazdınız. Tezinizden ve tez yazım sürecinizden bahseder misiniz?
Tezimle ilgili konuşmak gerekirse, tezimde “İslam Ekonomisinde Sermaye” kavramına odaklanmam danışmanım Prof. Dr. Mehmet Bulut Hocamızla oldu. Aslıda benim bu alana yönelmemde de en büyük etki, danışmanımdı. Yüksek lisanstayken makro iktisat çalışmayı düşünüyordum Daha sonra hocamızla istişare edince hem iktisat tarihi hem günümüze dair meselelere eğilmek gerektiğine karar verdik. Mesela yüksek lisans tezimi Osmanlı para vakıfları üzerine yapmıştım (Batı Trakya Para Vakıfları). Aslında sermaye konusuna da yine bir gün hocamızla bir yemekte otururken karar verdik. Türkiye’de sermayenin belli sınıflarda olduğuna yönelik bir görüş vardı. Dolayısıyla çok uzun yıllar sermayenin sadece belli gruplar elinde olduğunu görünce, İslam anlamında da sermaye yapısının, oluşumunun, birikiminin incelenmesi gerektiğini, neden İslam toplumlarında yahut Müslümanlar olarak mülahaza ettiğimiz topluluklarda bu sermayenin birikmediği hakkında o yemekte konuşurken “Sen İslam İktisadında sermaye çalış” demişti hocamız. Bu tezde de aslında (tezin içerisinden iki üç tez çıkarılabilecek bir konu) ilk kısımda kapitalizm, sosyalizm hatta merkantilizm ve fizyokrasinin sermayeye bakışına odaklanmıştık. Yani buradaki akademisyenlerin, düşünürlerin sermaye kavramına, yaklaşımlarına vurgu yaptığımız bir tezdi. Onu teorik anlamda tartıştıktan sonra İslam İktisadının temel kaynaklarında sermaye bakışına odaklandık. Bu anlamda tezin ilk kısmı daha çok zihinsel altyapıya ve teorik arka plana eğiliyor. Bunu ciddi manada irdeliyor. İkinci kısım ise tezler sadece tanımlayıcı olmasın diye günümüze dair görüşleri de aldık. Bu tezde Türkiye için sermaye oluşumunu sağlayacak önerilerde bulunduk. Üç tane fon önerisi yaptık. Bunlardan birisi benim daha önce yüksek lisansta çalıştığım daha sonra üzerine çok makale yazdığım aynı zamanda 12 ciltlik Osmanlı Para Vakıfları (Rumeli Para vakıfları) eserinde de araştırmacı olarak yer aldığım para vakfı fonu idi. Diğeri yine ülkemizde olmayan zekât fonuydu. Sonuncusu hac fonuydu. Burada bir anket yaptık, bu anket sorularını belirlerken kişilerin İslam İktisadı ve Finansı ile alakalı konulara ilgisini anlayacağımız anahtar sorular da vardı. Diyebilirim ki yüzde 99’u bu sektöre ilgi duyan kişilerdi. 750’ye yakın kişi ile yaptığımız bu anketlerde en başta bu fonları kullanıp kullanmayacaklarına dair sorular sormuştuk. Akabinde tabi bilgi sahibi olmadıkları için daha düşük bir katılım oldu, peşine çok kısa konuyu kavrayabilecekleri anlamda bilgi verip bu fonlara katılıp katılmayacaklarını sorunca ciddi manada bir farklılık olduğunu gördük. Yani yüzde 50’yi aşkın kişinin bu fonlara katkı sağlayacağını gösterdi. Bu minvalde tezin uygulama kısmı da İslam İktisadının Türkiye’deki potansiyelini göstermesi, zekat ve para vakfı fonuna bakarsak bunun aynı zamanda hayır temelli sosyal finans bağlamında etkisini gösteriyor. Yine aynı şekilde hac fonu da bireysel birikimlere katkı sunan bir fon olarak düşündüğümüz bir durumdu. Tekrar teşekkür ediyorum İKAM ekibine aynı zamanda İslam İktisadı ekibine hem bu programları düzenleyen hem yapımda emeği geçen arkadaşlara tekrar sağ olun diyorum, teşekkürler.