COVID-19 pandemisi, eşitsizliği artırıyor ve çıkılmaz bir kısır döngü haline getiriyor. Bu kısır döngüyü aşmak ve herkese refah konusunda adil bir şans vermek için hükümetlerin sağlık hizmetleri (aşılama dahil) ve eğitim gibi temel kamu hizmetleri erişimini iyileştirmeleri ve politikalarını yeniden gözden geçirmeleri gerekiyor.
Eşitsizlik, COVID-19’dan önce de var olan fakat ortaya çıkan bu hadiseyle birlikte etkisini daha da kötüleştiren bir durum oldu. Temel hizmetlere erişimdeki eşitsizlikler, eşit olmayan sağlık sonuçlarını tetiklemiştir. Araştırmalara göre, sağlık hizmetlerinin kötü olduğu ve hastane yataklarının sayısının yetersiz olduğu ülkelerde vaka ve ölüm oranları, yaş ortalamasına göre tahmin edilenden daha yüksekti. Benzer şekilde, analiz göreceli yoksulluğu daha yüksek olan ülkelerin hem vaka hem de ölüm oranlarının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Diğer taraftan COVID-19 da eşitsizlikleri artırmasının diğer örneği okullardır. Yoksul ailelere sahip çocuklar bu durumdan orantısız bir şekilde etkilendi. Araştırmalar gelişmekte olan ülkelerde 6 milyona kadar çocuğun 2021 yılında okulu bırakabileceğini ve bu durum yaşam boyu olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Buna ek olarak, Pandemi en savunmasız grupları en sert şekilde etkiledi. Düşük vasıflı ve genç işçiler, daha yüksek vasıflı mesleklerde çalışanlara göre daha fazla iş kaybı yaşadı. Aynı şekilde, dezavantajlı marjinal gruplar ve kayıt dışı sektör çalışanları da sert darbe aldı. Hizmet sektörü ve lokanta kafe işletmesi gibi COVID-19’dan en çok etkilenen sektörlerde daha çok bulunan kadınlar bulunuyordu.
Eşitsizlik döngüsünü kırmak için yeni politikalara ihtiyaç vardır. Hükümetlerin vergi dağıtımında adil davranmasıyla gelir eşitsizliğini azaltmak mümkündür. Bu da insanların temel kamu hizmetlerine erişebilmelerini sağlar. Eğitim, sağlık ve çocuk gelişimine yatırım yapmak, hizmetlere ve dolayısıyla yaşam boyu fırsatlara erişimin iyileştirilmesi üzerinde güçlü bir etkiye sahip olabilir. Örneğin, hükümetler eğitim harcamalarını GSYH’nin %1’i kadar artırdıysa, en zengin ve en fakir aileler arasındaki farkı neredeyse üçte bir oranında azaltabilirler.
Hükümetler, kamu hizmetlerine genişletilmiş erişim ve gelir durağanlaşmasına karşı daha iyi koruma vaat ederken, iş açısından zengin, kapsayıcı bir iyileşmeyi destekleyen kapsamlı politika paketleri geliştirmek isterler. Bazı ülkelerde, daha yüksek vergilerle finanse edilen temel hizmetlere daha iyi erişim için kamu desteği güçlü olmuştur ve salgınla birlikte artmaktadır. ABD’de yapılan yeni bir anket, COVID-19’un etkisini hastalık veya işsizlik yoluyla bizzat yaşayanların daha ileriye yönelik vergilendirme için daha güçlü bir tercih geliştirdiğini göstermektedir. Bu tür politikalar orta vadeli mali çerçevelere yerleştirilmeli ve şeffaflığı ve hesap verebilirliği güçlendiren eylemlerle tamamlanmalıdır. Geçmiş Pandemilerle ilgili deneyimlerden çıkan sonuç, hükümete olan güven hızla azalabilir ve daha fazla kutuplaşmaya katkıda bulunabileceğini gösteriyor. Hükümetlerin gerekli hizmetleri sunmak ve kapsayıcı büyümeyi teşvik etmek için kararlı eylemleri bu eğilime karşı koyabilir ve sosyal uyum sağlamaya yardımcı olabilir.
Kaynak: IMF