TÜRMOB, yayınladığı Korona Salgınının Türkiye Ekonomisine Etkisi Değerlendirmeler Ve Öneriler Raporu’nda koronavirüs salgınının yaratmış olduğu sosyal ve ekonomik hasarı hafifletmek için daha derin kurumsal ve politik reformlara ihtiyaç bulunduğu tespitini yaptı.
TÜRMOB, “Korona Salgınının Türkiye Ekonomisine Etkisi Değerlendirmeler Ve Öneriler Raporu” yayınladı. Raporda, Türkiye ekonomisinin krize hangi koşullarda girdiği incelenerek, krizin ekonomi üzerine olası etkileri araştırıldı.
Korona virüsü salgınının; büyüme, enflasyon, istihdam, bütçe dengesi, cari denge, tasarruflar ve varlık fiyatları gibi makro ekonomik göstergeler üzerinde yarattığı dramatik etkiler irdelenirken, krizin, Türkiye’nin hangi sektörlerinde olumlu, hangilerinde olumsuz sonuçlara sebep olduğu, sektörlere ait öncü göstergeler ve veriler ele alınarak incelendi.
Raporun genel değerlendirmesinde, kriz anlarında ekonomik ve sosyal stabilizatör işlevi görebilecek sağlam ve evrensel sosyal koruma sistemleri inşa edebilmek için daha derin kurumsal ve politik reformlara ihtiyaç bulunduğu tespiti yapıldı. Ayrıca kriz sürecindeki siyasal ve toplumsal uzlaşmanın önemi üzerinde durularak, bu sürecin şeffaf ve denetlenebilir olması, bütün kurumların demokratik yapılarının güçlendirilmesiyle mümkün olduğu vurgulandı.
TÜRMOB Genel Başkanı Emre Kartaloğlu, yaptığı değerlendirmede, temel önceliğin korona salgınını en az hasarla atlatmak ve bu sıkıntılı durumdan kurtulmak olduğunu vurguladı.
Salgının ekonomide çok ciddi bir tahribat yarattığını dile getiren Kartaloğlu, “Alınan tedbirler ve tüketici psikolojisi nedeniyle birçok alanda üretim düşerken tüketicilerin harcamaları ciddi oranda azaldı. Giyim, ayakkabı, ev eşyaları ve paket tatil harcamaları tamamen durma noktasına geldi. Tüketiciler ve işletmeler arasında doğrudan temas içeren harcamalar, kuaförlük, turizm acenteliği, restoranlar, oteller ve eğlence hizmetlerinde keskin düşüşler meydana geldi. Bazı sektörlerde çarklar tamamen durdu, bazılarında yavaşladı. Bütün ülkeler Korona virüsü salgınına karşı bir yandan sağlık alanında büyük uğraşılar verirken, diğer yandan da olumsuz etkilenen ekonomilerini desteklemek için tedbirler almaktadır. Bu krizde elbette öncelik insan hayatı ve onu kurtaracak sağlık kapasitesinin güçlendirilmesi olmalıdır. Ancak bu nedenle zincirleme olarak baş gösteren ekonomik çöküşü önlemek için bir strateji ve program dahilinde kısa vadede ekonomiye yapılacak desteklerde kararlı bir duruş gösterilmelidir. Bu aşamada ekonomik iyileşme öncelikle talebi güçlendirmekle başlanmalı ve işsizler ve yoksullar asgari geçinebilecekleri bir gelir desteğine kavuşmalıdır. Beraberinde yiyecek, içecek gibi temel ihtiyaç maddelerinde üretim, dağıtım ve satış süreçlerini içeren tedarik zinciri işler halde tutulmalıdır. Böyle bir sağlık krizi ile ülkelerin tek başlarına mücadele etmeleri mümkün değildir. Mücadelenin mutlaka birlikte ve işbirliği içinde yapılması gerekmektedir. Küresel şoklara küresel cevaplar verilmelidir. Hiçbir ülkenin bu tür finansal krizlere tek başına karşılık verecek gücü bulunmamaktadır” dedi.
Raporla ilgili daha detaylı değerlendirmeye aşağıdan ulaşabilirsiniz.
Kaynak: Dünya Haber