Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati, tasarrufa dayalı faizsiz finans modelinin 2016 cirosunun 2 milyar lirayken, 2017’de 3,5 milyar lira, 2018’de 7 milyar lira ve 2019’da da 15 milyar lirayı aşan rakamla çok ciddi meblağa ulaşmış durumda olduğunu bildirdi.
Tasarruf Finans Platformu tarafından düzenlenen Sosyal Finans Zirvesi başladı. Zirvenin açılışında konuşan Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nebati, Türkiye’nin, merkezi olması gereken alternatif finans modellerinden uzun yıllar uzak kaldığını, ev, araba almak ve üretim yapmak isteyen kişilerin, yıllarca istemediği finansman modeliyle ihtiyacını karşıladığını ifade etti.
Nebati, 1990’lı yıllarda başlayan alternatif finans modellerinin önünün AK Parti döneminde açıldığını belirterek, hem tasarrufların artırılması hem yatırımların yapılması hem de yastık altındaki birikimlerin piyasaya çıkarılması konusunda önemli adımlar atıldığını söyledi.
Alternatif finans modellerine yönelik ihtiyaç duyulan düzenlemelerle ilgili önemli adımlar atıldığını vurgulayan Nebati, alternatif ve faizsiz finans modellerini kullanan kişi sayısının her geçen gün arttığını bildirdi.
Sektördeki büyümenin disiplinli ve yasal düzenlemelere uygun olarak yapılması ve tasarruf sahiplerinin haklarının korunmasının önemine işaret eden Nebati, artan rakamların bu konuda Türkiye’nin çok hızlı adım atmasını gerektirdiğini söyledi.
Alternatif finansman modelinin ekonomik büyüklüğüne değinen Nebati, şunları kaydetti:
“2016 cirosu 2 milyar lirayken, 2017’de 3,5 milyar lira, 2018’de 7 milyar lira ve 2019’da da 15 milyar lirayı aşan rakamla çok ciddi meblağa ulaşmış durumda. Faizli bankacılığın yanı sıra katılım bankalarının pastasından ciddi pay alıyor. Yapılması gereken, tasarrufa dayalı finansman sektörünün 2019’da 100 bini aşan yeni müşterilerinin, hem de eski müşterilerinin güven altına alınarak adım atılması. Bu sistemden sadece konut alanlar değil, taşıt alanlar da faydalanıyor. Bu enstrümanın sözleşmelerinin yüzde 30’u taşıtlar üzerine kurulu.”
“Kamu da 2021’de bu modele girecek”
Nureddin Nebati, Türkiye Emlak Katılım Bankası Yapı Tasarruf Sandığı modeli üzerinde çalışmalarını sürdürdüklerini ifade ederek, “2021’de tamamlanacak bu sistemle inşallah kamu da buraya girmiş olacak.” dedi.
Söz konusu tasarruf modellerinin Türkiye’de etkin bir şekilde uygulanmasını öncelikli olarak hedeflediklerini vurgulayan Nebati, bu konudaki çalışmalarının süreceğini bildirdi.
Türkiye’nin bölgesine, komşularına ve dünyanın diğer ülkelerine sunduğu yatırım imkanlarına değinen Nebati, Türkiye’nin, son 7 yılda kendisine karşı yapılan tüm operasyonları atlattığını, özgür iradesiyle dimdik ayakta durduğunu söyledi.
Türkiye’nin her türlü zorluğun üzerinden gelerek yılın son çeyreğinde yüzde 6 büyüdüğünü hatırlatan Nebati, artık devasa sorunların değil, büyümenin, koşmanın, büyük olmanın konuşulduğu bir dönemi yaşadıklarını ifade etti.
Nebati, faizsiz ve tasarrufa dayalı finansman modelinin daha fazla tercih edilmesi gerektiğini ve bu modeli her zaman destekleyeceklerini vurgulayarak, “Kimsenin bu bereketli alana zarar vermesine müsaade etmeyiz. Bu alan, birilerinin aşırı kar ve çıkar hırsına teslim edilecek bir alan değildir.” dedi.
“Yastıkaltı tasarruflarımız milli finans sistemi içerisinde değerlendirilmeli”
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle de tasarrufun “ülke ekonomisinin sürdürülebilirliği adına, bugünden geleceğe artırım” demek olduğunu söyledi.
Anadolu coğrafyasının tarihi ve kültürel zenginliğiyle yoğrulmuş insanların asırlardır tasarruf konusunda büyük bir gelenek ve tecrübeye sahip olduğunu ifade eden Gülle, şunları kaydetti:
“Bu tecrübe pek çok atasözümüze dahi yansımış ve hayatlarımızı tasarrufa meyilli şekilde biçimlendirmiştir. ‘Altını saklamak değil, kuruşu saklamak hünerdir’ demiş atalarımız… İşte o kuruşlar, cumhuriyetin kuruluşundan günümüze, bu ülkenin sanayileşme ve milli ekonomi hamleleriyle en değerli, en vazgeçilmez katkıları sağlayarak bugün 2023 ekonomik hedeflerimize ulaşmamız için bizlerin önünü açıyor, yol gösteriyor.”
Tasarrufların ekonomik kalkınmadaki rolünün tartışılmaz olduğunu vurgulayan Gülle, yastıkaltı tasarruf olarak anılan, hanehalkının finansal sistemler harici gerçekleştirdiği birikimlerin finansal sisteme kazandırılmasının ve bunun milli finans sistemi içerisinde değerlendirilmesinin ekonomi için oldukça kritik başlıklardan birini oluşturduğunu söyledi.
“İslami finansman modellerini artırmalıyız”
İsmail Gülle, son yıllarda İslami ve katılım mantığına dayalı pek çok yatırım aracı ve finansman modeline yönelik çalışmaların yoğunlaştığını belirterek, “Bu, atıl olan tasarrufların ekonomimize kazandırılması noktasında olumlu sonuçlar verse de bilhassa İslami usullere dayalı para ve sermaye piyasası enstrümanlarında potansiyelimizi daha da artırmak adına çalışmalarımızı hızlandırmalıyız.” dedi.
Gülle, 2001’de gerçekleştirilen toplam tasarrufun 41,8 milyar dolar, 2019 yılında ise 254,6 milyar dolara ulaşmasının yarınların tartışmasız teminatı olduğunu söyledi.
Tasarrufların yatırımları karşılaması adına hala katedilmesi gereken çok yol olduğunu vurgulayan Gülle, Türkiye’nin, 1986-1988 döneminde tasarruf alanında bir atılım gerçekleştirerek Tasarruf Teşvik Fonu ve Konut Edindirme Yardımı Ödemeleri gibi sosyal devlet anlayışını benimseyen fonları oluşturmaya başladığını hatırlattı.
Gülle, “Günümüzde sosyal finans sisteminin önemli bir boşluğu doldurduğu hepimizin malumu… Devletin bu konuda önder olması, bu piyasaların gelişmesi adına düzenlemelerini ve yönlendirmelerini yapmasının son derece faydalı olacağını düşünüyorum.” dedi.
Kaynak: Dünya Haber