Sınıf analizinin piri Karl Marx’tır; analizleri Weber’i ve birçok sosyal bilimciyi etkilemiş, günümüzde de etkilemeye devam etmektedir (Howe, 1992: 1). Marx’a göre eski orta sınıf (Marx’ın tabiriyle küçük burjuva), büyük burjuvalarla olan rekabete dayanamayarak yok olacak ve toplum burjuva ve proletarya olmak üzere iki sınıfa ayrılacaktı (Howe, 1992: 1; Burris, 1995: 18). İki sınıflı toplum yapısı, Marx’ın en çok bilinen görüşlerinden bir tanesidir.
Marx’ın çalışmalarının büyük bölümü sosyal tabakalaşma ve sınıf üzerinedir; ancak Marx ömrü vefa etmediğinden sistematik bir sınıf analizi meydana getirememiştir. El yazmaları tam da “bir sınıfı oluşturan nedir” sorusunu sorduktan sonra biter. Dolayısıyla Marx’ın sınıf analizi, yazdıklarının analiz edilmesiyle sonraki yazarlar tarafından tamamlanmaya çalışılmıştır; doğaldır ki bu durumda bir fikir birliği yoktur (Giddens, 2000: 260; Burris, 1995: 20-21).
Marx’a göre, sınıflı toplumun temelinde üretim araçlarının mülkiyeti yatar: üretim araçlarına sahip olanlar (sanayiciler ve kapitalistler) ve olmayanlar (proletarya). Bu iki sınıf arasında sürekli bir mücadele vardır; çünkü üretim araçları sahipleri proletaryanın ürettiği değere el koyar. Marx, sınıf çatışmasını Komünist Manifesto’nun giriş cümlesinde tüm tarihe geneller: “Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf savaşımları tarihidir. Özgür ve köle, asil sınıf ve alt tabaka, efendi ve köylü, loca başkanı ve usta, iki kelimeyle ezen ve ezilen” (Marx, Engels, 1967: 79).
Gilbert, Marx ve ardıllarının orta sınıfa bakış açısını şu başlıklar altında toplamıştır. Birincisi, orta sınıf yoktur veya en azından bu sınıf genişlemiyordur. Kapitalist toplumlarda orta sınıf tamamen yok olacaktır. İkincisi, orta katmanlar bir “sınıf” meydana getirmez; çünkü sınıf için bir sınıf bilinci gereklidir. Sosyal sınıfların esası, üretim araçlarının mülkiyeti ve karşılıklılık üzerine kuruludur. Üretim araçlarının sahipleri ve onlara emeklerini satan işçiler arasında sürekli bir mücadele vardır. Bir sınıfın kazancı, diğerinin kaybı anlamına gelir. Fakat bağımsız
profesyoneller, memurlar, işyeri sahipleri, öğretmenler gibi meslek gruplarının bu sınıf mücadelesinde hangi safta olduğu belirli değildir. Üçüncüsü, orta sınıf bir sınıf bilincine sahip değildir. Orta sınıfın bazen işçi sınıfıyla bazen de üretim araçlarının sahipleri ile çıkar birliği içinde olması, bir sınıf bilincine kavuşmasını engeller (Gilbert, 2007: 10).
Weber ise sınıf hakkında en çok tartışmayı İktisat ve Toplum adlı eserinin IX. kısmının içinde yer alan “Politik Toplumdaki Güç Dağılımı: Sınıf, Statü, Parti” adlı 6. alt bölümünde yapar (926-940). Weber’in güç dağılımı kavramıyla anlatmak istediği toplumsal tabakalaşmadır; güç dağılımını belirleyen ise sınıf, statü ve parti kavramlarıdır. “Bir toplumdaki her türlü [iktisadi veya başka] yapı, güç dağılımını etkiler” (Weber, 1978: 926).
Weber’in terminolojisinde “[basit] topluluklar ‘sınıf’ değildir”. Sınıftan söz edebilmek için bir grup insanın “ortak yaşam şansı”na sahip olması gerekir. Ortak yaşam şansını büyük ölçüde iktisadi çıkarlar ve mal ve emek piyasaları belirler. Bu ‘sınıf durumu’dur. Sınıf durumunda, bireylerin sahip oldukları olanaklara göre yaşam şansını belirleyen piyasa çok önemli bir yere sahiptir. (Weber, 1978: 927-928); çünkü yaşam şansının belirleyicileri olan mülkiyet sahipliği (gayrimenkul değerler), özel yetenekler ve kıymetli varlıkların (menkul değerler) değerini piyasa belirler: “Sınıf durumu en sonunda bir piyasa durumudur” (Weber, 1978: 928)
Weber’in sınıfın belirleyicisi olarak birden fazla faktörü ortaya koymasının bir sonucu, kendisinin ‘iktisadi sınıflar’ dediği sınıf sayısının artmasıdır, iktisadi sınıflar birleşerek sosyal sınıfları oluşturur. Sosyal sınıflar artık piyasadaki iş durumuna göre belirlenmez, kısmen üretim araçlarının mülkiyeti kısmen de piyasa olanakları dört sınıflı bir toplumu meydana getirir:
1. Büyük girişimciler ve büyük mülk sahipleri,
2. Küçük burjuva [eski orta sınıf],
3. Yetkili çalışanlar [yeni orta sınıf],
4. İşçi sınıfı.
Böylece Weber, eleştirdiği Marx’ın iki kutuplu sınıf yapısına karşı dört sınıflı toplum yapısına ulaşır. Bunlardan birisi, Marx’ın kapitalist rekabete dayanamayarak ortadan kaybolacağını söylediği küçük burjuva iken diğeri maaşlı orta sınıftır. Bu anlayıştan ötürü günümüz orta sınıf analizlerinin çoğunluğu Weber’e dayalıdır.