Ankara Kızılcahamam’da düzenlenen ve Din İşleri Yüksek Kurulu başkanı Dr. Ekrem Keleş, Din işleri Yüksek Kurulu üyeleri ve uzmanları, çeşitli İlahiyat fakültelerinden hocalar, akademisyenler ve ilim adamlarının katıldığı toplantının açış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından düzenlenen bu tür toplantıların ve toplantılar neticesinde çıkacak sonuçların toplum için hayati bir öneme sahip olduğunu belirtti.
İktisadi konuların alt başlıklar halinde teferruatlı bir şekilde ele alındığı toplantıda yaptığı konuşmada, sosyal hayatta karşılaşılan konulara ilişkin İslami ölçülerin dikkate alınması gerekliliğini vurgulayan Başkan Erbaş, “Üstün yeteneklerle donatılan insan sosyal bir varlık olarak toplum içinde yaşamak zorundadır. İnsanın hemcinsleriyle ve toplumla ilişkilerinin en önemli alanlarının başında ise ekonomik ilişkilerin yani iktisadi faaliyetlerin geldiği hepimizin malumudur” dedi.
İslam dünyasının karşı karşıya kaldığı problemler ve bu problemlerden kaynaklanan değişim olgusunun birçok alanın yanında ekonomik düşünce sahasında da kendisini gösterdiğini ifade eden Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının ve Din İşleri Yüksek Kurulunun mesuliyetinin daha da arttığını kaydettiği konuşmasında şu hususların altını çizdi;
“Ekonomik alanda yaşanan hızlı ve köklü değişimler, İslam dünyasındaki ilim adamlarını alternatifler üzerinde çalışmaya sevk etmiştir…”
18. yüzyıldan bu yana İslam dünyasının karşı karşıya kaldığı problemler, bunlardan kaynaklanan değişim olgusu, birçok alanın yanında ekonomik düşünce sahasında da kendisini göstermiştir. Özellikle ekonomik alanda yaşanan hızlı ve köklü değişimler karşısında İslam dünyasında da “İslam iktisadı” ve “İslam ekonomisi” kavramları konuşulmaya başlanmıştır. Bilhassa Batı tarafından geliştirilen bankacılık sisteminin bütün dünyayı etkisi altına alması, İslam dünyasındaki ilim adamlarını konu ile ilgili araştırmalar yapmaya, alternatifler üzerinde çalışmaya sevk etmiştir.
“Faizsiz finans uygulamalarının sağlıklı bir şekilde geliştirilmesi için İslam İktisadı çerçevesinde dile getirilen değerler manzumesinin etkinlik kazanması gerekmektedir…”
19. yüzyıldan itibaren İslam âleminde alternatif olarak faizsiz bankalar ve finans kurumlarının teşekkülü gündeme gelmiştir. Konuyla alakalı teorik çalışmalar ve uygulamalar neticesinde 1970’li yıllardan itibaren faizsiz finans ve bankacılık uygulamaları İslam dünyasının muhtelif bölgelerinde yaygınlaşmaya başlamıştır. Ülkemizde ise faizsiz finans sektörü 1980’lerde faaliyete geçmiş, 1990’larda artış kaydetmiş, son on beş yıl içerisinde de bütün dünyada görülen gelişmelere paralel olarak büyük bir ivme kazanmıştır. Faizsiz finans sektörünü teorik açıdan besleyen İslam İktisadı araştırmaları da Türkiye’de yarım asrı aşkın bir zamandır devam etmektedir. Şu anda bünyesinde İslam İktisadı konusunda çalışma yapan araştırma merkezleri ve enstitüler barındıran üniversitelerimiz mevcuttur. İslam dünyasında da konuyla ilgili çalışma ve araştırma yapan kuruluşların varlığı malumunuzdur. Faizsiz finans uygulamalarının sağlıklı bir şekilde geliştirilmesi, toplumda bu uygulamalara yönelik bilinçli bir talebin oluşması için, İslam İktisadı çerçevesinde dile getirilen değerler manzumesi ve dünya görüşünün etkinlik kazanması gerekmektedir.
“Türkiye’de yasal düzenleme çerçevesinde “Faizsiz Finans Standartları Kurulu” veya benzeri bir yapılanma, toplumun bilinçlendirilmesi noktasında da gayret göstermelidir…”
Faizsiz finans sektöründe görülen büyümeyle birlikte, konuyla ilgili yasal düzenleme yapılma aşamasına gelinmesi memnuniyet verici bir gelişmedir. Açılışını yaptığımız toplantının, yasal düzenleme hazırlıklarının hız kazandığı bir zaman diliminde gerçekleşmesi, bu toplantıyı ve toplantıda sarf edilecek ilmî mesaiyi daha da anlamlı hale getirmektedir. İslam dünyasında faizsiz bankacılık adı altında gerçekleştirilen uygulamaların bir standarda bağlanabilmesi, bu hususta ortak bir yöntem geliştirilebilmesi ilgili sektörün en önemli meseleleri içerisinde yer almaktadır. Bu bağlamda ülkemizde yapılması düşünülen yasal düzenleme çerçevesinde kurulması planlanan “Faizsiz Finans Standartları Kurulu” veya benzeri başlıklı bir yapılanma; finans sektörünün işleyişini düzenleme ve kontrol işlevinin yanında, faizsiz finansın neden gerekli olduğu hususunda toplumun bilinçlendirilmesi noktasında da gayret göstermelidir. Zira gerçek anlamda faizsiz bir finans sektörü ancak, İslam İktisadı kavramıyla ifade edilen dünya görüşü ve bu görüşün desteklediği bir iktisadî-ahlakî zihniyet çerçevesinde hayata geçebilir.
“İslam’ın iktisadî ilkeleriyle faizsiz finans uygulamaları arasında sağlıklı bir ilişki kurulamazsa, bu uygulamaların bazı enstrümanları meşrulaştıran birer araç haline dönüşebilir…”
Eğer İslam’ın iktisadî ilkeleriyle faizsiz finans uygulamaları arasında sağlıklı bir ilişki kurulamazsa, bu uygulamaların konvansiyonel finans sektörünün gördüğü işlevleri görecek bazı enstrümanları meşrulaştıran birer araç haline dönüşme riski söz konusu olacaktır. Onun için meselenin teorik boyutundan, sistemsel altyapısına, ilmi boyutundan uygulama sahasına kadar bütün açılardan oldukça titiz ve ciddi bir şekilde ele alınması gerekmektedir. Finans alanıyla ilgili istisna sayılabilecek bazı fetvaların genelleştirilmesi veya oldukça kompleks ve hareketli olan bir alanda standart fetvaların oluşturulması hususunun mahzurları da müzakere edilmelidir.
“Faizsiz finansın temel ilkelerinin toplumda yaygınlık kazanabilmesi için, gerekli hukukî, idarî ve ekonomik düzenlemelerin yapılmasına şiddetle ihtiyaç vardır…”
Faizsiz finansın temel ilkelerinin toplumda yaygınlık kazanabilmesi için, gerekli hukukî, idarî ve ekonomik düzenlemelerin yapılmasına şiddetle ihtiyaç duyulduğunun hepimiz farkındayız. Bunun yanında faizin neden insanın ve toplumun hayrına olmadığı yalnızca dinî saiklerle değil, iktisadî açıdan makul söylemlerle anlatılarak faizsiz finans hakkında toplum üzerinde bir bilinç oluşturulması için çaba sarf edilmelidir. Tanzimat sonrası süreçte yaşanan kanunlaştırma hareketleriyle birlikte, mevcut bankacılık sistemi toplum üzerinde önemli bir etkinlik kazanarak varlığını güçlendirmiştir. Bu sistemin alternatifi olabilecek sağlıklı faizsiz finans enstrümanları, bilinçli bir iktisadî tavırla desteklendiği takdirde varlık sahasına çıkabilir. Aksi takdirde yalnızca bazı şekli farklılıklara indirgenebilecek uygulamalar, zihinlerde istifham bırakacak ve tartışılır olmaya devam edecektir. Bu bağlamda İslam iktisadıyla ilgili çalışmaların yalnızca finans sektörü üzerinde yoğunlaşmasının da İslam iktisadının kurucu ahlakî temellerinin ihmaline yol açma riski gözden uzak tutulmamalıdır. Dolayısıyla “faizsiz finansın temel ilkeleri” konusunda toplumun aydınlatılması, bu ilkelerle alakalı somut bazı kriterlerin de hazırlanacak olan yasal metinde yer alması son derece önem taşımaktadır. Bu konuda toplumun motive edilmesi farklı açılardan, ancak topyekûn gerçekleştirilecek faaliyetlerle mümkün olacaktır.
Yedi oturum halinde üç gün sürecek toplantı, değerlendirme oturumunun ardından 14 Ekim Cumartesi günü son bulacak.
Kaynak: http://www.dinihaberler.com/diyanet-haber/diyanet-ten-faizsiz-ekonomi-modeli-calistayi-h126343.html