Dinlerin insan davranışları üzerinde etki etmek suretiyle farklı ekonomik sonuçlar elde edilmesine yol açtığı girişimcilik alanında yapılan çalışmalarla (Dodd ve Seaman, 1998; Anderson ve diğerleri, 2000; Audretsch ve diğerleri, 2007; Eren, 2012) ortaya konmuştur. Autredsh ve diğerleri (2007) farklı dinlerin girişimde bulunma konusunda farklı etkilere sahip olduğunu, bu sayede de farklı toplumlarda farklı ekonomik çıktı ve durumlar elde edildiğini belirtmektedir.
Din insanların günlük yaşamlarını, psikolojik yapılarını, kültürel altyapılarını, çalışmaya karşı tutumlarını, alışkanlıklarını, tüketim, üretim ve harcama biçimlerini kısacası insanla ilgili olan her şeyi etkiler ve büyük oranda değiştirip yönlendirir. Bu yüzdendir ki din, ekonominin hemen her alanında etkili olduğu gibi girişimcilik alanında da etki etmekte ve bireylerin girişimciliğe ilişkin kararlarında tesir göstermektedir. Fakat bu etkinin nasıl olduğuna ilişkin fazla bilgi mevcut değildir (Eren, 2012: 53).
Din ve girişim arasında karmaşık bir ilişki vardır. Dodd ve Seaman (1998) ve Anderson ve diğerleri (2000)‟ne göre din, inananların girişimsel aktivitelerini, girişimci olma kararlarını, girişimsel yönetimlerini ve bağlantı halinde oldukları çevreyi etkilemektedir. Bu çerçevede kişilerin iş kurmalarında, çalışmaya teşvik edilmelerinde ve kazanç sağlamalarında dinin ne derece etkili olduğu önem kazanmaktadır.
İslam Hukuku alimlerine göre, bir girişimci ihtiyaç sahibi olan insanlara, onlara bağışta bulunmak yerine bir iş vererek yardımcı olabilir. Bu, zorunlu bir toplumsal görev (farz-ı kifaye) olarak görülmektedir. Benzer bir şekilde, işlerini açgözlü bir şekilde de yürütmemelidir. Bir Müslüman olarak girişimci yaptığı her şeyden Allah‟a karşı sorumlu olduğunu her zaman aklında tutmalıdır. Ve elindeki kaynaklar, ihtiyaçların karşılanması için olduğu kadar toplumun gelişmesi için de kullanılmalıdır (Azid, 2016: 35). Bu çerçeveden bakıldığında İmam Gazzali, Müslüman bir girişimcinin belli bir ekonomik girişimde bulunmasında yalnızca kendisi için kar elde etmek isteğinin değil aynı zamanda şeriat tarafından emredilen zorunlu toplumsal görevleri yerine getirme arzusunun da etkili olduğunu söylemektedir (Ghazanfar ve Islahi, 1997: 26)
İslam‟ın girişimcilik konusunda insanların maddi durumlarına göre farklı yaklaşımlar sergilediğini söylemek mümkündür. İslam‟ın hem belirli bir maddi varlığı olanlar hem de olmayanlar açısından bakıldığında girişimciliği teşvik ettiği hatta zorunlu kıldığı söylenebilir (Eren, 2012: 55). Maddi varlığı olmayanları girişimci olmaya zorlayan sadaka ve zekât müesseseleridir. Belirli bir maddi varlığı olanlar yani bir bakıma zengin olanlar için ise yine aynı şekilde girişimci olmanın zorunlu kılındığını söylemek mümkündür. Çünkü İslam’a göre insanlar sahip oldukları varlıkları birkaç biçimde değerlendirme imkânına sahiptirler, bunlar haricinde değerlendirme imkânları yoktur. Maddi varlığa sahip birisi elindeki bu varlığı atıl bir biçimde tutamaz. Yani İslam’a göre zenginler de fakirler de girişimci olmak, bir iş yapmak, bir işletme kurmak veya buna ortak olmak zorundadırlar. Zekât ve sadaka emri, faiz ve stokçuluk yasağı bu durumu ortaya çıkarmaktadır. İslam bir işe girişilmeden kazanç elde edilmesini önlemek için birçok şirket türü oluşturmuştur. Yani insanlar ya kendileri bir işletme kurmalı ya da başkalarıyla ortaklık kurarak bir girişimde bulunmalıdır. İslam’da birçok şirket türünün teşvik edilmiş olması, İslam’ın girişimciliği özendirmesi anlamında ele alınabilir (Eren, 2012: 56-59).
İslami bir ekonomik yapı, faiz, garar ve kumar olmak üzere üç ana yasak ile geleneksel ekonomik yapının iş yapma usul ve esaslarından ayrılmaktadır.
İslami bir girişimci de bu yasaklar konusunda hassasiyet taşımalıdır. İslam dininin ekonomik hayata ilişkin en yaygın bilinen kuralı faize ilişkindir ve bu kural İslam dininin ekonomik yaklaşımının temel paradigmalarından birini oluşturmaktadır. İslam ekonomisinin doğuşu İslam dininin faize ilişkin kuralına bağlı olarak gelişmiş olup, günümüz İslami finans enstrümanları ve uygulamalarının da bütünüyle faiz yasağı üzerine inşa edildiği ifade edilmektedir. Dolayısıyla faiz, geleneksel ekonomi anlayışında olduğu gibi İslami ekonomi anlayışında da kilit taşı konumunda yer almaktadır.
Faiz, servetin belli ellerde toplanmasının ana sorumlusuyken, paylaşmayı engelleyen bir husus olarak dışlanır. İslam‟da paylaşımın en temel araçları olan zekât ve sadaka ise gerçekleştirilmesi emredilen paylaşımcı düzenin ve her insanın hayatının belli bir noktasında yardıma muhtaç duruma düşebileceğinin, ama olağan olarak görülen durumun, o kişinin toplumca yeniden kendine yeter duruma getirilmesi olarak görüldüğünün bir işaretidir. Bütün prensiplere yön veren asli prensip, İslam ekonomisinin, herkesin kendine yettiği ve kendi emeğiyle hayata tutunduğu bir öz sermaye rejimi olması için çaba sarf edilen bir mücadele ortamına ihtiyaç duyacağıdır (Özdemir, 2015: 173).
Sermaye sahiplerinin sabit faiz oranları sayesinde gelir elde etme olanağına sahip olması, sermayelerini riske atmaya gönülsüz olmaları ile sonuçlandığı için girişimci uğraşlara kalkışmanın önünde bir caydırıcı bir unsur olarak durmakta ve bu nedenle ekonomideki yatırımlara engel olmaktadır. Üretim faaliyetlerindeki potansiyel yatırımların gerilemesi, reel sektörün ekonomik büyümesini de azaltmakta, işsizliği arttırmakta ve transfer ödemeleri harcamalarını arttırarak devletin mali konumuna daha fazla sorumluluk yüklemektedir (5Shaikh, 2016: 15).
Tehlike ve risk olarak tanımlanan garar, olası her türlü belirsizliğin ticari sözleşmelerde taraflar arasında anlaşmazlıklara yol açacağı, başkasının malını haksızca almaya sebep olacağı ve alıcıya istediği şeyi teslim edememe riski doğuracağı için ticaretin mümkün olan en üst seviyede, belli esaslara bağlanması olarak ifade edilmektedir (Yanpar, 2014). Bu bağlamda İslam hukukunun garar ile ilgili düzenlemeleri hukuki işlemlerde karşılıklı rızayı, açıklığı ve dürüstlüğü korumanın yanında,) tarafların beklenmedik bir zarara uğramalarına ve aldatılmalarına engel olmayı hedeflemektedir.
Belirtilen bu temel esaslar çerçevesinde faaliyetlerini yürüten İslami girişimci, İslami bir çevreden etkilenmektedir. İslami girişimcilik, İslam hukuku, mudaraba, muşaraka, icara…vb. finansman şekilleri ile kendine münhasır özelliklere sahip olan İslami Finansın ve İslam ekonomisinin bir parçasıdır (Faizal ve diğerleri, 2013: 191-195). İslami girişimci ya da diğer ismi ile Müslüman girişimciler (Muslimpreneurs) günah, sevap, helal, haram, cennet, cehennem gibi kavramların ışığında fırsatları araştırıp girişimsel gelişimlerini yapılandırırlar (Faizal ve diğerleri, 2013: 191-195).
İslami girişimci çeşitli içsel ve dışsal faktörlerden etkilenir. İslami girişimcinin etkilendiği içsel faktörler iman, ibadet, ahlak unsurlarından oluşurken dışsal faktörler arasında Şekil‘1 de görüldüğü üzere; devlet, ekonomi, rakipler, kültür, şeriat yasaları, müşteriler gibi unsurlar bulunmaktadır. İslami girişimci bu çevresel faktörlerden etkilenmektedir (Akın ve Emir, 2016: 279). Etkilendiği içsel ve dışsal faktörler çerçevesinde İslami girişimcinin temel özellikleri Şekil 1‘de aktarılmıştır.
Şekil 1′de de aktarıldığı üzere İslami girişimcinin temel özellikleri şu şekilde ifade edilebilir (Faizal ve diğerleri, 2013: 192-195; Rameli ve diğerleri, 2014: 52);
Takva çerçevesinde hareket etme; Dinin emir ve tavsiyelerine uyma, haram ve günahlardan kaçınma.
İslami ilkelere göre doğru niyetler ortaya koyma. Allah (C.C.)’a ibadet etme; Namaz, Ramazan orucu, hac ve umre, sadaka, zekat, gibi Allah’a yapılan ibadetlere öncelik verme. Helal kazanç peşinden koşma; Helal kaynaklara ulaşma, iş ve işlemlerde helal süreçler takip etme.
İsraf etmeme; Tüm kaynakları etkin bir şekilde kullanma. Güvenilir olma; İslam tarafından yasaklanmış tefecilik, rüşvet, zimmete para geçirme, zina, hırsızlık vb. hiçbir faaliyette bulunmama. Ahlaki değerlere uygun iş yapma; İş ve işlemlerde dürüstlük, güven, sözünde durma, randevulerine riayet etme gibi ahlaki değerlere özen göstermek.
Refaha katkı sağlama; Özellikle yoksullar, muhtaç insanlar ve açlar konusunda birbirine yardım etme Bilgili olma; Sürekli olarak yeni bilgiyi arama.
Toplumu ve çevreyi düşünme; Üretim esnasında topluma ve çevreye zarar vermeme.
İslami girişimci bir kimse iş hayatına atılırken, meşru bir meslek ya da yatırım alanı seçmelidir. İslam’a göre yenilmesi, içilmesi, kullanılması veya yararlanılması meşru olan şeylerin üretilmesi ve aynı zamanda ticaretinin yapılması da meşrudur (Döndüren, 2004: 43). İslami girişimci sadece meşru olan şeyleri üretmek değil, diğer işletme fonksiyonları açısından da İslami çerçevede hareket etmek durumundadır. Rameli ve diğerleri (2014), temel işletme fonksiyonları açısından İslami girişimci özelliklerini ortaya koymuşlardır. Buna göre temel işletme fonksiyonları açısından islami girişimci özellikleri Tablo 2′de özetlenmiştir.
Araştırma
Yukarıda yapılan tespitler sonucunda, İslami girişimcilik özelliklerini öğrenciler üzerinden ortaya koymak amacıyla bir araştırma yapılmıştır.
Veri Seti ve Yöntem
Bu çalışmada, girişimci adayı üniversite öğrencilerinin İslami girişimciliğe bakışları ve bu anlamdaki özellikleri araştırılmıştır. Bu doğrultuda, Karadeniz Teknik Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Maliye Bölümü‟nde girişimcilik dersini alan öğrenciler ile, aynı üniversitede yürütülen 1601-TÜBİTAK Yenilik ve Girişimcilik Alanlarında Kapasite Artırılmasına Yönelik Destek Programı kapsamında girişimcilik eğitimlerine katılan öğrenciler araştırma kapsamına dahil edilmiştir.
Araştırmada bilgi toplama yöntem ve aracı olarak formel yapıda düzenlenmiş bir anket formu kullanılmıştır. Anket çalışması 10.04.2017-21.04.2017 tarihleri arasında yapılmıştır. 108 öğrenciden toplanan veriler ile SPSS istatsitik paket programı kullanılarak, keşfedici ve tanımlayıcı araştırma gereği frekans dağılım ve çapraz tablo analizleri yapılmıştır.
Çalışmada, öğrencilerin İslami girişimcilik özelliklerini ortaya koymak üzere sorulan sorular için geçerlilik ve güvenirlik analizi yapılmış ve Cronbach Alpha değeri 0,836 olarak hesaplanmıştır. Bu değer literatürde yeterli kabul edilen 0,70 değerinin (Coşkun ve diğerleri, 2005: 115) üzerinde olduğu için, soruların güvenilir olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bulgular
Girişimci adaylarının İslami girişimcilik özelliklerinin araştırılması ve İslami girişimcilik konusundaki düşüncelerinin belirlenmesi amacıyla yapılan araştırmada, 50 tanesi (%46,3) Maliye Bölümü‟nde Girişimcilik seçmeli olarak okutulan “Girişimcilik” dersini alan ve 58 tanesi (%53,7) ise Karadeniz Teknik Üniversitesi tarafından yürütülen 1601-TÜBİTAK Yenilik ve Girişimcilik Alanlarında Kapasite Artırılmasına Yönelik Destek Programı kapsamında, girişimcilik eğitimlerine katılan öğrencilerden oluşmak üzere toplamda 108 öğrenci ile yüzyüze anket çalışması gerçekleştiriliştir. Söz konusu çalışmaya katılan her 10 öğrenciden yaklaşık 8’i bayan öğrencilerdir. Türkiye‟de kadın girişimcilik oranlarındaki düşüklük dikkate alındığında, bayan öğrencilerin girişimcilik konusuna göstermiş oldukları ilgi önemli olarak görülmektedir.
Yine anket çalışmasına katılan her 10 öğrenciden yaklaşık 5 tanesi, girişimcilik dersine/eğitimlerine katılmadan önce iş deneyimine sahip olduklarını ve en az bir işte tam/yarı zamanlı çalıştıklarını ifade etmişlerdir. Bununla birlikte, anket çalışmasının gerçekleştirildiği anda, çalışmaya katılan öğrencilerin çok az bir kısmının (%4,63) herhangi bir işte tam/yarı zamanlı olarak çalıştıkları görülmüştür.
Çalışmaya katılan öğrencilerin girişimcilik ile ilgili genel düşüncelerini ortaya koymak amacıyla öğrencilere bazı sorular yöneltilmiştir.
Finansal kaynak yeni girişimciler için en temel konulardan birisidir. Bu anlamda yeni girişimcilerin ulaşabilecekleri finansal kaynaklarda oldukça sınırlıdır. Yeni girişimcilerin, bankalar gibi geleneksel finansal kaynaklara erişimi oldukça zordur. Geleneksel finansal kaynaklar dışarıda bırakıldığında, yeni girişimcilerin erişebilecekleri temel kaynaklar kişisel birikimleri ile girişimcilik alanındaki devlet destekleridir. Araştırmaya katılan öğrencilere iş fikirlerini hayata geçirmelerinde hangi finansal kaynağın öncelikleri olacağı sorulmuştur. Öğrencilerin %42,6‟sı devlet desteklerinin ve %29,6‟sı ise kişisel birikimlerinin öncelikleri olacağını ifade etmişlerdir. Ortaya çıkan bu durumda öğrencilerin almış oldukları ders/eğitimler esnasında, yeni girişimcilerin finansal kaynaklara erişim ile ilgili koşullar konusundaki ediniş oldukları bilgilerin de etkisinin olabileceği değerlendirilmekle birlikte yine de ortaya çıkan sonuç önemlidir.
Dolayısıyla girişimci olmaya diğer anlamda kendi işini yapmaya karar vermenin altında yatan motivasyon önemlidir. İlgili soru kapsamında araştırmaya katılan öğrencilerin %30i6’sı hayallerini gerçekleştirme isteklerinden dolayı, %28,7’si ise bağımsız çalışma isteklerinden dolayı kendi işin yapmayı düşündüklerini ifade etmişlerdir. Katılımcıların sadece %10,2’si ekonomik zorunluluktan dolayı girişimci olmayı düşündüğünü ifade etmiştir. Diğer taraftan İslami girişimci (müslimpreneur)‟nin temel motivasyon kaynaklarından birisi Allah’ın rızasını kazanmaktır. Bununla birlikte çalışmaya katılan hiçbir öğrenci bu motivasyonla girişimci olmaya karar verdiklerini ifade etmemiştir. Dolayısıyla katılımcıların İslami girişimcilik motivasyonuna sahip olmadıkları rahatlıkla ifade edilebilir.
İslami girişimcilik konusunda, girişimcilik motivasyonu açısından ortaya çıkan sonucu destekler nitelikte bir başka bulgu, katılımcıların başarı kavramına yükledikleri anlam ilişkin elde edilen bulgulardır. Buna göre katılımcıların %35,2’si başarıyı, kendi hayatını kontrol altına alabilme olarak ifade ederken %18,5’i ise kişisel tatmin olarak açıklamışlardır. İslami girişimcilik özelliğinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilecek şekilde başarıyı dinsel bir görevin yerine getirilmesi olarak ifade eden katılımcıların oranı ise sadece %1,9 olarak gerçekleşmiştir. Benzer diğer bir soruda da katılımcılardan kendi işlerinin sahibi ve yürütücüsü olmanın en büyük ödülünün ne olacağını belirtmeleri istenmiştir. Çalışmaya katılan öğrencilerin %34,3’ü sosyal statü elde etmeyi, %21, 3’ü kendi kendinin patronu olmayı, % 15,7’si ise para kazanmayı en büyük ödül olarak ifade etmişlerdir. Bununla birlikte hiçbir öğrenci Allah’ın emrini yerine getirmenin manevi hazzına sahip olmayı girişimci olup kendi işinin sahibi olmanın en önemli ödülü olarak tanımlamamışlardır. Müslümanın yaratılış gayesi açısından düşünüldüğünde, girişimciliğe yüklenilen anlam son derece düşündürücü olarak değerlendirilmektedir.
Diğer sorulardan bağımsız olarak, girişimciliğin önemli bir parametresi olan risk ile ilgili katılımcıların tutumları ortaya konulmuştur. Öğrencilerin %53,7’si risk ile ilgili görüşlerini/tutumlarını “Risk yok, zarar yok” şeklinde, %46,3’ü ise “Risk yok, kazanç yok” şeklinde ifade etmişlerdir. Buradan hareketle genel girişimci profillerinde olduğu şekilde, araştırma kapsamındaki girişimci adaylarının zarara karşı koruma davranışı içerisinde oldukları ifade edilebilir.
Katılımcıların girişimcilik ile ilgili genel düşünceleri ve bu bağlamda İslami girişimcilik eğilimleri ortaya konulduktan sonra, yine katılımcıların İslam ve girişimcilik üzerine düşünceleri araştırılmıştır.
İslam toprağı işlemeyi, üretimi ve bu kapsamda girişimciliği teşvik eder. İslam’ın girişimciliğe bakışı ile geleneksel girişimcilik anlayışı arasındaki fark, İslam’ın girişimciliğe yüklediği anlamdır. İslam, diğer tüm iş ve işlemlerde olduğu gibi girişimcilikte de temel gayeyi Allah (C.C)’ın rızasını kazanmak olarak ifade etmektedir. Bu açıdan bakıldığında İslami girişimcilerin, girişimcilik faaliyetlerinde İslam’ın temel ilke ve prensipleri çerçevesinde hareket etmesi beklenir.
İslam’ın girişimciliğe bakışı noktasında katılımcıların bilgisini ölçmek amacıyla öğrencilere bir soru yöneltilmiştir. Buna göre öğrencilerin %51,9’u İslam’ın girişimciliği teşvik ettiğini ifade etmiştir. Buna karşın öğrencilerin %35,2’si ise konu hakkında bilgi sahi olmadıklarını belirmişlerdir.
Bir Müslüman’ın temel gayesi Allah (C.C.)’ın rızasını kazanmaktır. Dolayısıyla Müslüman bir insan kendi işini yapmayı da Allah’ın rızasını kazanmanın bir yolu olarak görmelidir. Bununla birlikte araştırmaya katılan öğrencilerin %38’i girişimci olma kararlarında İslam’ın bir etkisi olmadığını/olmayacağını ifade etmişlerdir. Bununla birlikte öğrencilerin %53,7‟si İslam’ın günlük iş faaliyetlerinin yürütülme şekli üzerinde güçlü bir etki taşıdığını ve yine öğrencilerin %41,7’si ise İslam’ın iş ile ilgili stratejik kararlarında güçlü bir etkiye sahip olacağını ifade etmişlerdir. Yine araştırmaya katılan öğrencilerin %28,7’si girişimci olma kararlarında İslam’ın güçlü, %33,3’ü ise küçük bir etkisi olduğunu/olacağını belirtmişken; öğrencilerin %29,6’sı İslam’ın günlük iş faaliyetlerinin yürütülme şekli üzerinde küçük bir etkisi olduğunu ifade etmişlerdir. Diğer taraftan yine katılımcı öğrencilerin %18,67’si İslam’ın günlük iş faaliyetlerinin yürütülme şekli üzerinde ve %19,4’ü ise iş ile ilgili stratejik kararlarında etkisi olmadığını/olmayacağını belirtmişlerdir. Bu sonuçlar, günlük yaşamlarında İslami ilkelere göre hareket etmeye dikkat eden bazı girişimci adaylarının işi günlük yaşamın dışında bir yerde tutuğu ve günlük yaşantıdaki dini hassasiyetleri işlerine aktarmadıklarını ortaya koymaktadır. Bu sonuç İslam’ın girişimciliğe yüklediği anlam ve girişimcilerden beklentileri ile uyuşmamaktadır.
Diğer bir soruda öğrencilerin İslami girişimcilik ile ilgili tutum ve davranışları belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla öğrencilere 5’li likert ölçeği ile bir soru yöneltilmiş ve kendilerine yöneltilen ifadelere katılım düzeylerini belirtmeleri istenmiştir. Bu soruda belirtilen ifadeler, temel işletme fonksiyonları çerçevesinde İslam’ın ortaya koyduğu temel öğretileri içermekte olup, farklı ifadelerle ortaya konulan bu öğretilere öğrencilerin katılım düzeyi ölçülmüştür.
Elde edilen sonuçlara göre çalışmaya katılan öğrenciler üretim fonksiyonu açısından İslami bir hassasiyet taşıdıkları, buna karşın özellikle pazarlama ve finans fonksiyonları açısından ise düşük bir hassasiyet taşıdıkları görülmüştür. Özellikle üretimlerin çevreye ve topluma zararlı olmaması ve helal sertifikasyona sahip olması noktasında girişimci adayı öğrenciler yüksek bir hassasiyet taşımaktadırlar.
Daha önce de ifade edildiği üzere Faizal ve diğerleri (2013) Müslüman girişimci özelliklerini takva çerçevesinde hareket etme, Allah (C.C.)’a ibadet etme, helal kazanç peşinden koşma, israf etmeme, güvenilir olma, ahlaki değerlere uygun iş yapma, refaha katkı sağlama, bilgili olma, toplumu ve çevreyi düşünme şeklinde dokuz alt özellik ile ifade etmiştir. Faizal ve diğerleri (2013) tarafından ifade edilen bu kapsam Rameli ve diğerleri (2014) tarafından yapılan çalışmada daha da geliştirilmiştir. Bu çalışmada da araştırmaya katılan öğrencilerin söz konusu özelliklere sahip olup olmadıklarını belirlemek amacıyla öğrencilere her bir alt özellikle ilgili vaka örnekleri sunulmuştur.
- Öğrencilerden bu vakalar karşısındaki davranışlarını belirtmeleri istenmiştir. Bu kapsamda, öğrencilere yöneltilen vaka örnekleri ve bu vakalar karşısında öğrencilerin ifade ettikleri davranış şekillerine ilişkin sonuçlar şu şekilde özetlenebilir: Öğrencilere, “helal kazanç peşinde koşma” alt özelliği ile ilgili olarak “Yatırım yapmak için 100.000 TL tutarında paranız olduğunu varsayalım. Bu parayı yönetmek için bir yatırım kararı vermek zorunda kalsanız aşağıdaki seçeneklerden hangisini seçersiniz?” şeklinde bir vaka yöneltilmiştir. Öğrencilerin %75’i bu vaka karşısında kendilerine yöneltilen seçeneklerden değişken getirili yatırım araçlarını tercih edeceklerini ifade etmişlerdir. Buna göre öğrencilerin büyük bölümü sabit getirili, diğer anlamda faiz getirisi sağlayan yatırım seçeneklerinin dışında bir tercihte bulunacaklarını ifade etmişlerdir.
- Öğrencilere, “Takva çerçevesinde hareket etme” alt özelliği ile ilgili olarak “Bir restorant işletiyorsunuz. Her gün en meşgul olduğunuz an, memurların öğle yemeği için geldiği 1130 – 1330 saatleri arası. Aşçı yardımcınız öğle namazına müteakip cenaze namazına gitmek için izninizi talep ediyor. Kararınız ne olur?” şeklinde bir vaka yöneltilmiştir. Öğrencilerin %73,6‟sı, takva çerçevesinde hareket etme ilkesine uygunluğu kontrol etmek için oluşturulan “İbadet hakkı olarak değerlendirip izin veririm” cevabını vermişlerdir.
- Öğrencilere, “Toplumu ve çevreyi düşünme” alt özelliği açısından “Orta düzeyde izlenen bir televizyon kanalınız var. Reytinglerinizi artırarak en çok izlenenler listesinde üst sıralara doğru bir atak yapmak istiyorsunuz. Aşağıdaki seçeneklerden hangisini yaparsınız? “ şeklinde bir vaka yöneltilmiştir. Öğrencilerin %36,5’i, toplumu ve çevreyi düşünme ilkesini temsil etmek amacıyla oluşturulan seçenek olan “Henüz denenmemiş, toplumsal mesaj içerikli ancak reyting açısından aşırı risk içeren konseptler denerim” cevabını vermiştir.
- Öğrencilere, “Allah (C.C.)‟a ibadet etme” alt özelliği açısından “Şirketinizde vardiya programını tekrardan düzenlemeyi düşünüyorsunuz. Bazı çalışanlar programın günlük ibadetler için daha uygun hale getirilmesini istiyor, kararınız ne olur?” şeklinde bir vaka yöneltilmiştir. Öğrencilerin %81’i, Allah (C.C.)‟a ibadet etme özelliğini kontrol etmek için oluşturulan “İbadet haklarına saygı duyar, gerekli düzenlemeyi yaparım” yanıtını vermiştir.
- Öğrencilere “Ahlaki değerlere uygun iş yapma” alt özelliği açısından “Satış sorumlunuz yabancı bir turiste, çok beğendiği 7 TL‟lik bir ürünü kendi dalgınlığından dolayı yanlışlıkla 70 TL‟ye satmıştır. Daha sonra yanlışının farkına varıp vakayı size anlatmıştır. Bu durumdan sonra kararınız ne olur?” şeklinde bir vaka yöneltilmiştir. Öğrencilerin %46’sı araştırma amacına uygunluğu açısından öğrencilerin tercih etmeleri beklenilen “Durumu açıkladığı için çalışanımı tebrik eder, gerekli tedbirleri almaya çalışırım” yanıtını vermişlerdir.
- Öğrencilere “Refaha katkı sağlama” alt özelliği açısından “1500 personeli olan bir işyerinde çalışmaktasınız. Şirkette sosyal dayanışma için, çalışanların katılımı ile ihtiyaç sahibi çalışanlar için bir fon kuracaktır. Söz konusu fona herkes istediği miktarda katkı yapıp ihtiyacı kadar faydalanabilecektir. Böyle bir fon ile ilgili düşünceniz ne olur?” biçiminde bir vaka yöneltilmiştir. Öğrencilerin %59,6’sı araştırma amacı açısından da arzulanan “İhtiyaç sahiplerinin katkı paylarından daha fazla miktarda faydalanmasında bir sakınca görmem” yanıtını vermişlerdir.
- Öğrencilere “Güvenilir olma” alt özelliği açısından “Her ayın 5. Gününde çalışanlarınızın ödemelerini yapıyorsunuz. Bu ay nakit akışlarında oluşan bir problemden dolayı maaş ödemelerinde 10 gün gecikme öngörmektesiniz. Bu durumda çalışanlarınıza karşı tutumunuz ne olur?” biçiminde bir vaka yöneltilmiştir. Öğrencilerin sadece %26,2’si araştırma amacına göre arzulanan seçenek olan “Borçlanırım, maaş ödemelerini zamanında yaparım.” Yanıtını vermişlerdir.
- Öğrencilere “İsraf etmeme” alt özelliği açısından “Uyguladığınız reklam ve tanıtım politikası tüketicilerin israf etmesine neden oluyorsa ne yaparsınız?” biçiminde bir vak‟a sunulmuştur. Öğrencilerin %76,9‟u araştırma amacına göre tercih edilmesi beklenen seçenek olan “Reklam ve tanıtım politikasını gözden geçiririm” yanıtını vermişlerdir.
- Öğrencilere “Bilgili olma” alt başlığı açısından “Katar‟da bir ortaklık yaparak yatırım yapmak istiyorsunuz. Önünüzde 3 şirket seçeneği var. Diğer karar kriterlerinin 3 şirket için aynı olduğunu düşündüğünüzde, hangisini seçersiniz?” biçiminde bir vaka sunulmuştur. Öğrencilerin %83,8‟i araştırma amacına göre arzulana tercih olan “C şirketi: Bölgesel bir şirkettir, dini öğretileri ve gelenekleri önemsemekle beraber modern bilimsel metotlara da eşit düzeyde önem vermektedirler” yanıtını vermişlerdir.
Elde edilen bu bulgular, girişimci adayı öğrencilerin Faizal ve diğerleri (2013) tarafından ortaya konan ve Rameli ve diğerleri (2014) tarafından geliştirilen Müslüman girişimci alt özelliklerinden helal kazanç peşinde koşma, takva çerçevesinde hareket etme, Allah (C.C.)‟a ibadet etme, refaha katkı sağlama, israf etmeme ve bilgili olma özellikle açısından yüksek; toplumu ve çevreyi düşünme, ahlaki değerlere uygun iş yapma ve güvenilir olma özellikleri açısından ise düşük bir hassasiyet taşıdıklarını göstermektedir.
Sonuç
İslam sadece manevi konularda değil, iş hayatı gibi dünyevi konularda da rehberlik sağlayan bir dindir. Yani insanların dünya hayatındaki tüm iş ve işlemleri açısından yönlendirmeler yapar ve sınırlar çizer. Bu açıdan bakıldığında Müslüman bir kimsenin hangi meslekleri icra edebileceğinden, bu mesleklerin ne şekilde icra edebileceğine kadar geniş bir perspektifte hareket alanına ilişkin bir çerçeve çizer.
Herhangi bir kişinin kendi işini kurması ve işletmesi olarak kısaca ifade edilebilecek olan girişimcilik konusu da İslami çerçevede yürütülmesi gereken bir eylemdir. İslam, toplumun bir bütün olarak ilerlemesine ve gelişmesine katkı sağlayacak ekonomik faaliyetlere katılmanın önemini vurgulamaktadır. Bu açıdan bakıldığında İslam, girişimciliği teşvik etmekte ve diğer faaliyetlerde olduğu gibi girişimcilik faaliyetlerinde de nasıl hareket edilmesi gerektiğine yönelik çerçeveyi çizmektedir. Bu kapsamda Müslüman girişimcilere uygulanan sınırlamalardan çoğunda, topluma zarar verebilecek faaliyetlerin azaltılması amaçlanmaktadır.
Bu araştırmada da girişimci adayı öğrencilerin, İslam‟ın girişimcilik konusuna bakışı dikkate alındığında Müslüman girişimcilik özellikleri açısından durumunu ortaya koymak amaçlanmıştır. Elde edilen bulgular değerlendirildiğinde girişimci adayı öğrencilerin, günlük yaşamlarında dini kurallar açısından göstermiş oldukları hassasiyeti, kurmayı düşündükleri iş ve bu işin yürütülmesindeki prensipler çerçevesinde göstermedikleri ya da göstermeyi düşünmediklerini ortaya koymaktadır. Temel işletme fonksiyonları bağlamında elde edilen bulgulara göre ise girişimci adayı öğrenciler, üretim fonksiyonu açısından İslami bir hassasiyet taşıdıkları, buna karşın özellikle üretilen ürünlerin pazara sunulması, dağıtımı ve tanıtımı açısından ve aynı şekilde işin kurulması ve devamında finansal kaynakların elde edilmesi ve alternatif kaynaklar açısından seçim yapılması yönünden ise düşük bir hassasiyet taşıdıkları görülmüştür. Literatürde ortaya konulan girişimci kişilik özellikleri açısından bakıldığında ise girişimci adayı öğrencilerin toplumu ve çevreyi düşünme, ahlaki değerlere uygun iş yapma ve güvenilir olma dışında diğer girişimci kişilik özellikleri yönünde İslami hasasiyet ortaya koydukları görülmüştür.
Elde edilen bu bulgular, girişimci adayı öğrencilerin İslami hassasiyetlerini ortaya koymakla birlikte, henüz bir iş sahibi olmadıklarının da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Zira iş sahibi olma, farklı stratejik kararlar almayı gerekli kılmaktadır. Bu durumda girişimciler, içinde bulundukları her türlü Sosyo-kültürel ve ekonomik koşullardan etkilenebilir ve bu etki İslami girişimcilik konusundaki hassasiyetlerini de değiştirebilir. Dolayısıyla benzer çalışmaların faaliyetlerine devam eden yani mevcut girişimciler üzerinde yapılmasının yararlı olacağı değerlendirilmektedir.
(Bu metin makaleden alıntıdır. Makalenin tamamını okumak için kaynakta yer alan bağlantıya tıklayınız.)
Kaynak: researchgate.net