Anasayfa Makale İktisat ve Kültür

İktisat ve Kültür

by

Her kültür çevresinin kendisine mahsus bir iktisadı vardır. İktisat evrensel gerçeklerden çok, izafî gerçeklere sahiptir. Bu yüzden İslâm çerçevesindeki bir iktisat da farklı olmalıdır.

Günümüz iktisadının her yer ve zamanda geçerli gibi görünen bazı kanun ve ilkeleri ihtiva etmesi, bizi bu konuda yanıltmamalıdır. Gerçekte iktisadî düşünce ve yaklaşımları belirleyen bu kanun ve ilkelerden çok taşıdığı kültür unsurlarıdır. Bu yüzden, günümüzde iktisat ilmine başlayanların ilk öğrenmeleri gereken şey, bu “bilim” in Batı kültüründen, Hıristiyan-İbrani geleneğinden, Roma hukukundan ve Yunan düşüncesinden kaynaklanmış olduğudur. Bu kaynaklar, bizim de ortak olduğumuz asli “gelenek”ten bir çok şeye sahip olabilirler. Fakat kapitalizmin oluşma tarihi içinde, büyük bir sapma ile “gelenek” ile olan bağlar zayıfladığı için bu kültürden benimseyebileceğimiz unsurlar çok azalmış olmalıdır.

Dil ve tarih bize İslâm toplumunu oluşturan ve bu oluşumu zaman ve mekana göre farklılaştıran eğilimleri öğretiyor. Bunlar hesaba katılmadan ele alınan İslâm ilkeleri farkında olunmadan Batılı oluşumların sonucu olan eğilimler çerçevesinde ele alınıyor. Sonuçta karşımıza çıkan en iyimser bir yaklaşımla kapitalizmin bir varyantı gibidir. Yine bu yüzden müslüman “aydın”ı atıfları Batı kültürüne olan tipik bir çevre aydını olarak görmek çok yanlış değildir

Ekonomi, önceleri ahlâk ilminin bir kolu iken, sanayi devrimiyle birlikte kapitalizmin teorik esasları halini almıştır. Bu tabir (ve iktisat) başlangıçta taşıdıkları tutumlu, idareli, itidalli olma ve tasarruf manalarını kaybetmiş, kitlevî üretim ve tüketime dayalı bir sistemin açıklayıcısı ve (özellikle Keynes’ten sonra) adeta bir harcama ilmi olmuştur. Bu haliyle o, kültürün ve tabiatın kirletilmesine ve giderek yokedilmesine zihni bir gerekçe teşkil etmiştir.

Onsekizinci yüzyılın sonlarına doğru doğan kapitalist iktisat, içinde oluştuğu Batı toplumunun zihniyetini, geleneklerini ve kültürünü aksettirmektedir. Comte ve Spencer sosyolojide, Darwin ve Lamarck biyolojide ne yapmışlarsa, Ricardo ile Marks da iktisatta benzer şeyleri yapmışlardır. Hepsinde de doğrusal gelişme fikrî asli unsurdur.

Aydınlanma çağının tabiî hukuk öğretisi, tabiî düzen fikri, “Bırakınız yapsınlar”ın her türlü müdahaleden uzak, kurtla kuzunun aynı serbestliğe sahip olduğu bir ‘serbest rekabet’in temelidir.

Gerek kapitalist gerek marksist olsun, bir bütün olarak Batı iktisadının temel özelliği, evrensel bir gerçeklik olma iddiasını taşımasıdır. Belki her insan topluluğunun ortak meseleleri vardır. Fakat bunlar özel şartlar bertaraf edilerek işlendiğinden, kapitalist iktisat geri kalmış ülkelerin kültürel ve iktisadî sahalarda Batı boyunduruğunda kalmalarına yardımcı olmaktadır. Bu süreç sonunda, Kapitalizm sosyal (ve devletçi) bir Kapitalizm halini alırken komünist sistem de yeniden yapılanmıştır.

Yani bugünkü iktisat, modern kapitalizmin ürünüdür. Bu yüzden de bir ilim olmaktan önce bir ideolojiler yumağıdır. İktisat kitapları da, ana çizgi olarak, ya kapitalist ya da yine Batı’nın bir ‘batıl mezhebi’ olan Marksizmin ideolojik yaklaşımlarını aksettirmekte, Batı ülkelerinin ihtiyaçlarını ele almaktadır. Söz gelimi, gelir bölüşümü ile ilgili açıklamaları, emek ve sermaye teorilerinde odaklaşan ideolojilerine göre farklılık gösterir. Modern kapitalizm veya modernite burjuvazinin eseridir. Yahudiliğin etkisi altında oluşan protestan veya laik burjuva ahlâkı püriten ahlâktır.13 Bu ahlâkın temeli “bu dünyada başarılı olan öbür dünyada da başarılı olur” fikridir. Burjuvazi homo-economicus ile modelleştirilir. Toplum modelini ise tam rekabet oluşturur.

Günümüzün müslüman iktisatçılarının veri olarak kabul edip benimsedikleri bazı iktisadî yaklaşımlar çok kere Batı sisteminden kaynaklanmıştır. Bunlar arasında evrensel olanlar şüphesiz ki vardır. Fakat gerçekten evrensel olabilecek iktisadî tahlillere ve ilkelere ulaşabilmek için çeşitli kültür çevrelerine, bu arada İslâm bilginlerinin eserlerine başvurmak gerekecektir. Bu eserler bize “İslâm iktisadı”, İslâm iktisadî düşünce tarihi ve iktisat teorisi için çok verimli kaynaklar teşkil etmektedir.

Ahmet Tabakoğlu

Kaynak: Sosyal Piyasa Ekonomisi ve İslam’daki Algılanışı

Benzer Yazılar

Görüşlerinizi Paylaşabilirsiniz

    Mail Bültenimize Abone Olun